29 Haziran 2010 Salı

Bela ve Rahmet

Bazı hadiseler vardır ki, insan onu rahmet zanneder, külfet ve ceza olabilir. Bunun aksi de olabilir. Bizim kötülük sandığımız ve zahmet olarak gördüğümüz bir çok hadise haddi zatında bizim için rahmet olabilir.


Ceza ve külfet gibi görüldüğü halde rahmet olanlara ise, bir çocuğun okula hapsedilmesi veya onu okumaya zorlamak için dövmek gibi. Hırsızın elini kesmek gibi. Ahmak kişi işin zahirine itibar eder. Bunları zahmet sanır. Halbuki bunlar hakikatte rahmettir.


Akıllı kişi işlerin sırrına bakar. Nice nice bela, mihnet ve musibetlerin altında rahmet ve bereket vardır. Az bir şer için, çok hayrı terk etmek büyük bir şerdir. Yani küçük bir kötülüğe uğramaktan korkarak, büyük iyilikleri terk etmek, en büyük kötülüktür. Şer'i emir ve yasaklar, insanı, ceset ile ilğili bazı alakalardan ruhu temizlemek içindir. Ateş, kötü insanları, iyilerin amellerini işlemeye teşvik için yaratıldı. Şeytan, ihlaslı olanları diğer kullardan ayırt etmek için yaratıldı. Muhakkık, (her şeyi derinlemesine araştırıp doğruyu bulan kişi), Musa Aleyhisselam'ın kıssasında onunla beraber olan, Hızır Aleyhisselam gibi binanın temelini hakikat üzere kurar. Tabiatın ikrah ettiği, sevmediği her şeyin altında, gizli bir esrar ve yüksek gerçek hikmetler vardır. Eğer Cenab-ı Allah'ın rahmeti olmasaydı ve ilahi rahmet, gadabı geçmeseydi, bu kainat var olmazdı. Mün'im (nimet verici) isminin varlığı zahir olmazdı.



27 Haziran 2010 Pazar

Rabbin Tecellisi

İnsanların zâhirini nimetle ve bâtınını rahmetiyle terbiye eder. İnsanların bâtınları, kalbleridir. Yani kalblerini rahmetiyle terbiye eden demektir. Cenâb-ı Allah, kullarının nefslerini, şer'i hükümler ile terbiye eder. Aşıkların kalblerini tarikat âdâbı ile terbiye eder. Muhibbânın (sevenlerin) sırlarını hakikat nurları ile aydınlatıp terbiye eder. Allah, insanı bazan tavırları ve bazan de onun azalarında bulunan kuvvetli nurları feyziyle terbiye eder. kemikle işitme, yağ ile görme et ile konuşma imkânı veren, Allah Subhânehu Teâlâ hazretleridir.

Hayvanları et ve yağ giydirerek ve onları nasıl hareket edeceklerini içlerine koyarak terbiye eder. Yeryüzünü ağaçlar ve nehirler ile yaşanır hale getirir. Gökyüzünde yıldızları nuru ile insanların hizmetine verir.

Zamanda senin sûkûnetini iskan eden,geceleri haşaratı ve eziyet veren hareketleri teskin eden ve onlardan seni koruyan gündüz ile fazlû kereminden rızkını aramanı sağlayan Allah noksan sıfatlardan münezzehdir.


İşte bütün bunları yapan Allah, senin mürebbindir. Sanki Rabbinin senden başka kulu yokmuşcasına seni yetiştirip terbiye ederken, sen O'na hizmet (ibadet) etmemektesin. Veyahut Senin başka Rabbin varmışcasına ona ibadet etmektesin.


24 Haziran 2010 Perşembe

Üç Şey

Şu üç şey aldanmışlığın alametleridir.

  • Yok olmaya mahkum şeyler biriktirmek,

  • Mahvolmaya sebep olacak günahları çoğaltmak,

  • Kurtuluşa erdirici amelleri terketmek



Şu üç şey de Allah'a yönelişin alametlerindendir.

Kalbi tefekküre adamak,

Dili zikre adamak,

Bedeni ibadete, hizmete adamak.




Şu üç şey, insanın kendi kendisini aldatmasının alametleridir.
  • Günah endişesi taşımaksızın nefsin arzuları peşinde koşmak,

  • Uzun vadeli emellere kapılarak tevbeyi ertelemek,

  • İyi amel işlemeksizin Ahiret saadetini temenni etmek.

22 Haziran 2010 Salı

Bulan Arar


Ebubekir Şibli (ks) zamanın büyük alim ve velisi Cüneyd-i Bağdadi (ks) yanına gider. Onu üzgün bulunca;


-Ne oldu, diye sorar. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri;


-Arayan O'nu bulur, der. Şibli (ks) ise şöyle karşılık verir;


-Hayır. Tam tersine, O'nu bulan arar.



Feridüddin Attar


19 Haziran 2010 Cumartesi

İsa (as.) Böyle Buyurdu

Dünyayı kendinize efendi (rab) edinmeyin ki, o da sizi kendisine köle (kul) edinmesin. Servetinizi zayi etmeyecek birinin korumasına verin. Zira dünya hazinelerine sahip olanların çeşitli afet ve felaketlerle karşılaşmalarından korkulur. Ama Allah'ın hazinelerine sahip olanlar için böyle bir korku yoktur.


Ey havarilerim! Sizin için ben dünyayı yüz üstü yere vurdum. Sakın benden sonra onu ayağa kaldırmayın! Dünyanın kirli olduğunun bir delili, onda Allah'a isyan edilmesi, diğer delili de ahiretin ancak onu terk etmekle elde edileceğidir. Dünyadan geçin, onu imarla uğraşmayın. İyi bilin ki, bütün kötülüklerin başı dünya sevgisidir. Kısa süreli bir arzu, sahibine uzun süren bir hüzün ve pişmanlık vereceğini unutmayın!



17 Haziran 2010 Perşembe

Yenilenlere Dikkat Etmemek

Kişinin yediği yemeğin 40 gün kalbi etkilediği belirtiyor keşif sahibi Arifler. O yüzden yiyip giydiklerinin helal olmasına dikkat etmemek, yemek pişirirken, hazırlarken ve yerken gafletli olmak, o yemekle beslenen bedenden de gafletli işler çıkmasına sebep olur. Yemek pişirirken öfkelenmek, kötü sözler sarf etmek, dinlemek ya da inkarcıların pişirdiği yemeği yemek de aynı şekilde kalbi olumsuz etkiler.

Hace Ubeydullah Ahrar(ks) buyuruyor ki; ''Gafletle ısıtılan sudan abdest alan ve gafletle pişirilen yemekten yiyen kimsenin gönlünde zulmet ve gaflet meydana gelir.'' Eğer sunulan yemeği yememek fitneye, kalb kırılmasına sebep olacaksa ya da yemek gerekiyorsa, yiyeceklere bir Fatiha üç İhlas okunarak yenmesinin, yemeğin manevi zararını kaldıracağı ümit edilir. Ayrıca yemeği hazırlama, pişirme hatta yeme esnasında abdestli bulunmak da kişiyi gafletten korur.


Bunlar tasavvuf erbabının azimet hallerindendir. Fakat çok ince görülebilecek bu gibi şartlara özen, kalbin daima uyanık ve gafletsiz kalmasında etkili olur. Azimetlere sarılmak kişiyi her nefesinde gafletsizliğe ve Allah'ın huzuruna taşır.

16 Haziran 2010 Çarşamba

Regâib Gecesi

Receb-i şerîfin ilk Cuma gecesi "Regâib gecesi"dir. Bu gece, oruçlu olarak karşılanmalıdır.


Regâib gecesi, akşamla yatsı arasında 12 rek'at "Hacet namazı" kılınır. 2 rek'atte bir selâm verilerek kılınan bu namazda, Fâtiha-i şerîfeden sonra her rek'atte 3 "İnnâ enzelnâhü...", 12 İhlâs-ı şerîf okunur.


Namazdan sonra 7 Salât-ı Ümmiye okunup secdeye varılır.


Salât-ı Ümmiye:


اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ النَّبِىِّ اْلاُمِّىِّ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ


"Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim"


Secdede 70 defa:


سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّنَا وَرَبُّ الْمَلاَئِكَةِ وَالرُّوحِ


"Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh" okunur.

Secdeden kalkıp 1 defa:



رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَتَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ اِنَّكَ اَنْتَ اْلاَعَزُّ اْلاَكْرَمُ


"Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta'lem. İnneke entel-eazzül-ekrem" okunur.



Tekrar secdeye varılıp yine 70 defa:



سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّنَا وَرَبُّ الْمَلاَئِكَةِ وَالرُّوحِ


"Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh" okunur.



Secdeden kalkıp duâ yapılır.


Duâda Hz. Allâh'a şu şekilde de ilticâ etmelidir:



اَللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا رَجَبَ وَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ


"Allâhümme bârik lenâ recebe ve şa'bân. Ve bellığnâ ramazân"



Regâib gecesinden sonraki gündüzde (yani Cuma günü) öğle ile ikindi arasında, 2 rek'atte bir selâm verilerek 4 rek'at teşekkür namazı kılınır. Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 7 Âyetü'l Kürsî, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 "Kul eûzu birabbil-felak...", 5 "Kul eûzu birabbin-nâs..." okunur.


Namazdan sonra 25 defa:

لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ الْكَبِيرِ الْمُتَعَالِ


"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîmil-kebîril-müteâl"


25 defa:


اَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ


"Estagfirullâhe'l-aziym. Ve etûbü ileyk" denilip duâ yapilir.


-Tüm islam aleminin kandili mübarek olsun.-

15 Haziran 2010 Salı

Hata Yaptı Diye

Büyük sahabilerden Hazreti Ebud Derda (ra)'ın meclisine gelen bir genç vardı. Ebud Derda bu genci yaşlıların önüne alıyor, kendine yakın tutuyordu. Bu durum karşısında yaşlılar gence haset etmeye başladılar.

Genç bir gün büyük bir günaha düştü. Yaşlılar Ebud Derda'ya gelerek gencin durumunu anlattılar ve dediler ki:

- keşke onu kendinden uzaklaştırsan.

Hz. Ebud Derda şu ibretli cevabı verdi.

-Subhanallah! Biz bir hatasından dolayı arkadaşımızı terk etmeyiz.


13 Haziran 2010 Pazar

Tevhidin Ruhu


Cüneyd-i Bağdadi şöyle dediği anlatılır:


Allah'ın senin üzerinde henüz ödemediğin bir hakkı bulunduğu sürece kalbine tevhidin ruhu girmez.



10 Haziran 2010 Perşembe

Zamanın Kıblesi/Üç Aylar

''Allah'ım! Recep ve Şaban ayında bizi bereketlendir ve bizi Ramazan'a ulaştır! ''


Efendimiz'in(sav)in duası.

Herkes bir şekilde Ramazan'a ulaşıyor. Ama duada kastedildiği şekilde Ramazan'a ulaşabilmek, hemen önünde bulunan Recep ve Şaban aylarında bereketlenmekle mümkün. Rasul-i Ekrem(sav) Efendimiz, ''Recep ve Şaban ayında bizi bereketlendir'' diyerek yakarıyordu. Bu bereketle de Ramazan'a ulaştırılmasını niyaz ediyordu Yüce Mevla'dan.


Bereketlenmek bir şeylerin artırılması ve çoğaltılması anlamına gelir. Bu bereketlenme gönüllerde olacak, oradan ibadetlere, dualara, hayırlı amellere yansıyacak.


Bir müslüman bu bereketi her günkü ibadetleriyle, dualarıyla ve hayırlı amelleriyle belirli bir düzende zaten yaşamaktadır. Yüce Mevla da ona lütuflarıyla ihsanda bulunmaktadır.


Recep ve Şaban ayı gelince Yüce Mevla'dan ibadetlerimizi ve hayırlı amellerimizi bereketlendirmesini dilemeliyiz. Gönüllerimizdeki kulluk coşkusunu artırması, yeğane hakikat olan zatıyla ilğili irfanımızı çoğaltması için yalvarıp yakarmalıyız. O ihsanda bulunmazsa sadece kendi gayretimizle hiçbir şey elde edemeyeceğimizi, bütün gönlümüzle itiraf etmeliyiz.


Recep ve Şaban aylarında buna daha fazla muhtaç olduğumuzu hissetmeliyiz. Çünkü yılın zirvesi sayılan Ramazan ayı geliyor. Çünkü zamanın kıblesi diyebileceğimiz kadir gecesi biraz ötede duruyor.


''Biz onu (kuran'ı) Kadir gecesinde indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Ruh (Cebrail as.) her iş için iner dururlar. O gece esenlik doludur; ta fecrin doğuşuna kadar. (kadr suresi/1-5)



Allah Bir Kulun İyiliğini Dileyince

Hasani Basrinin anlattığına göre: Sahabilerden biri, bir defasında cahiliye devrinde tanıdığı bir kadınla karşılaştı. Bir süre konuşup ayrıldılar. Adam giderken bir ara başını geriye çevirip kadına baktı. Kadın yürürken sendeleyip karşısına çıkan duvara çarptı ve yüzünden yaralandı. Adam Peygamber Efendimize (sav) varıp durumu bildirince Rasulullah şöyle buyurdu:


''Allah bir kulun iyiliğini dileyince cezasını öne alıp dünyada çektirir.'' (Müslim)

Hazreti Ali (kv.) kendisini dinleyenlere: Kur'an-dan en ümit verici ayet hangisidir size söyleyeyim mi? diye sordu. Dinleyicilerin tabii buyur! demeleri üzerine şu ayeti okudu:


''Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir. Allah işlediklerinizin çoğunu da affeder.'' (Şûra suresi/ 30)


8 Haziran 2010 Salı

Mevlayı Özleyen Gönüller...


Hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine, ya Mevla'sını özlemiştir ya da Mevla'sı onu.



Mevla'yı özleyen gönül ya hüznü bekler ya da hüzündedir. Bela ve gamlar Mevla'nın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır, vurdukça kendine çeker....









7 Haziran 2010 Pazartesi

Hayatını Neye Adadın?



Gavs-ı Bilvanisi Abdulhakim Huseyni (k.s.) şöyle der:



''İhlas, Alemlerin Rabbi olan Allah'ın emir ve hükümlerini sadece onun rızası için yapmak, bütün gücünü bunun için sarfetmektir. İhlas, ilahi emirlere sebat göstermenin özüdür. İnsan kıymet verdiği ve düşündüğü şeye göre kıymet kazanır. Hayatını şöhret ve şehvete adayan kişinin sonu hiç kuşkusuz hüsrandır.''






5 Haziran 2010 Cumartesi

İyi Arkadaş Kim?

Alkame Attarudi, ölümü yaklaşınca oğlunu yanına alarak şu tavsiyede bulunur:

Canım oğlum! Eğer insanlarla arkadaşlık yapmak, onlarla beraber olmak zorunda kalırsan, kendine hizmet ettiğinde seni himaye eden, bir sıkıntıya düştüğünde yardımcı olan ve sana iyilikte bulunan kimselerle arkadaşlık et.


Yine senden bir iyilik gördüğünde kabul eden, senden kötülük gördüğünde de onu örten, herhangi bir şey talep ettiğinde veren, kendisiyle konuşmadığın vakit seninle konuşan, başına bir musibet geldiğinde üzülen, kendisine bir şey söylediğinde seni tasdik eden, bir iş yapmak istediğinde destek veren, kendisiyle tartıştığında senin görüşünü tercih eden güzel huylu kimselerle arkadaşlık yap.




4 Haziran 2010 Cuma

Cahil kimse şu altı şeyle belli olur



  • -Her şeye kızmak, öfkelenmek. Cahil kimse insana, hayvana, hoşuna gitmeyen her şeye kızar öfkelenir. Bu tutum cahilliğin alametlerindendir.

  • -Faydasız yere konuşmak. Aklı başında olan kimse faydasız yere konuşmaması ve gerek dünya gerekse Ahireti açısından kendisine yararlı olacak şeyler söylemesi gerekir.


  • -Malı yerinde kullanmamak. Cahil malını kendisine hiç bir sevap kazandırmayacak yerlerde harcar. Bu da cahillik belirtisidir.

  • -Sırrını herkese söylemek.


  • -Herkese güvenmek.

  • -Dostu ile düşmanını ayırdetmemek. Başka türlü söylersek, insan dostunu bilip sözünü dinlemeli ve düşmanını da tanıyıp ondan uzak durmalıdır. İnsanoğlunun en büyük düşmanı şeytan olduğuna göre onun kışkırtmamalarına kapılmamalıdır.



2 Haziran 2010 Çarşamba

İman ve Güven

Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, artık onu O'ndan (Allah'tan) başka giderecek olan yoktur.Eğer sana bir hayır dokundurursa, işte O, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
Enam suresi/17



Âbid -ibadet eden bir kul-, namazında der: Eşhedu en la ilâhe illâllah ''Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur!'' Yani: Hâlık ve Rezzak ''yaratan ve rızık veren'' O'ndan başka yoktur. Zarar ve menfaat O'nun elindedir. O, hem Hakim'dir, abes -lüzumsuz- iş yapmaz; hem Rahimdir, ihsanı merhameti çoktur diye itikad ettiğinden her şeyde bir rahmet kapısı bulur. Dua ile çalar. Hem her şeyi kendi Rabbisinin emrine itâatâr görür, Rabbisine iltica eder. Tevekkül ile -O'na güvenmekle-, istinad edip -dayanıp- her musibete karşı sığınır. İmanı ona tam bir güven verir.


1 Haziran 2010 Salı

Receb Ayında Kılınacak Namaz

Receb'in 1'i ile 10'u arasında, 11'i ile 20'si arasında ve 21'i ile 30'u arasında sadece birer defa olmak üzere kılınacak 10'ar rek'at Hacet namazı vardır. Hepsinin de kılınış şekli aynıdır. Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat Cuma ve Pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması efdâldir.


Bu namaz, mü'min ile münâfığı ayırır. Bu 30 rek'at namazı kılanlar hidâyete ererler. Münâfıklar bu namazı kılamazlar. Bu namazı kılanın kalbi ölmez.


Bu 30 rek'at namaz, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz'in berberi Selmân-ı Pâk (r.a.) Hazretleri tarafından rivâyet edilmiştir.

Kılınış şekli

Hacet namazına şu niyetle başlanır:


"Yâ Rabbî, beni dünyayi teşrifleri ile nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Receb-i şerîf hürmetine, feyz-i ilâhîne, rızâ-i ilâhîne nâil eyle. Âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle. Dünya ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle, rızâ-i şerîfin için Allâhü Ekber."


Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 "Kul yâ eyyühel-kâfirûn...", 3 İhlâs-ı şerîf okuyup, 2 rek'atte bir selâm verilir. Böylece 10 rek'at tamamlanır.

Namazdan sonra 11 defa:


لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ


"Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr"


Receb'in 11'i ile 20'si arasında kılınan 10 rek'attan sonra 11 defa şu duâ edilir:


اِلهًا وَاحِدًا اَحَدًا صَمَدًا فَرْدًا وِتْرًا حَيًّا قَيُّومًا دَائِمًا اَبَدًا


"İlâhen vâhiden ehaden sameden ferden vitran hayyen kayyûmen dâimen ebedâ"

Receb'in 21'i ile 30'u arasında kılınan 10 rek'atten sonra da, şu duâ 11 kere okunur:



اَللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا اَعْطَيْتَ وَلاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَلاَ رَادَّ لِمَا قَضَيْتَ وَلاَ مُبَدِّلَ لِمَا حَكَمْتَ وَلاَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ اْلاَعْلَى الوَهَّابِ سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ اْلاَعْلَى الوَهَّابِ سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ اْلاَعْلَى الْكَرِيمِ الوَهَّابِ يَا وَهَّابُ يَا وَهَّابُ يَا وَهَّابُ



"Allâhümme lâ mânia limâ a'tayte ve lâ mu'tıye limâ mena'te ve lâ râdde limâ kazayte ve lâ mübeddile limâ hakemte ve lâ yenfeu zel-ceddi minkel-ceddü. Sübhâne rabbiyel-aliyyil-a'lel-vehhâb. Sübhâne rabbiyel-aliyyil-a'lel-vehhâb. Sübhâne rabbiyel-aliyyil-a'lel-kerîmil-vehhâb. Yâ vehhâbü yâ vehhâbü ya vehhâb"