31 Mayıs 2011 Salı

Receb Ayının Orucu ve Gecesinin Önemi

Ebû Zerr(ra) rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte, Rasûlullâh(sav.):



"Bir kimse, Receb’in birinci gününü oruçlu geçirse, bir aylık oruç tutmuş gibi sevâb verilir. Yedi gün oruç tutsa, yedi Cehennemin kapıları kapanır. Sekiz gün oruç tutsa, sekiz Cennetin kapıları onun için açılır. On gün oruç tutsa, Allah Teâlâ günahlarını hasenata çevirir. On sekiz gün oruç tutsa, semâdan bir seslenici:''Geçmiş günahların bağışlandı. İyi amellerine devam et!'' diye seslenir." buyurmuştur.


Seleme bin Kays, Rasûlullâh(sav.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:


"Bir kimse, Receb’in ilk günü oruç tutsa, Allah Teâlâ, onun o orucunu altmış yıllık günahlarına keffâret kılar. Onbeş gün oruç tutan kimsenin Allah Teâlâ kıyamet günü hesabını kolaylaştırır. Receb ayını otuz gün oruçlu geçiren kimse için, Allah Teâlâ kendisinden razı olduğunu ve onun cezalandırılmayacağını yazar."



Ömer bin Abdülazîz’in(ra), Basra valisi olan Haccâc bin Ertad’a yazdığı mektupta:

"Senede dört geceye dikkat edip, ibâdetle geçirmen lâzımdır. Allah Teâlâ o gecelerde rahmetini bol bol saçar. Bu geceler: Receb’in birinci gecesi, Şaban’ın on beşinci gecesi, Ramazan’in yirmi yedinci gecesi ve Ramazan bayramı gecesidir." diye yazdığı bildirilmiştir.





-Recebi Şerif Ayımız Mübarek Olsun!



Regaib Kandilinin ihyası için -Buraya- bakılabilir.


29 Mayıs 2011 Pazar

Derdin Büyüğü

Selef-i salihinden biri şöyle anlatır:

Bir gün kürz b. Vebre'nin yanına uğradım, ağlıyordu.


-Ne oldu, ailenden birinin ölüm haberini mi aldın, dedim.


-Hayır, daha kötü, dedi.


-Sana ızdırap veren bir rahatsızlığın mı var, dedim.


-Hayır, ondan daha kötü, dedi.


-O halde derdin nedir, diye sorduğumda:


-Kapım kapandı, perdem indirildi. Uyanıp her gece okuduğum hizbimi (Kur'an virdimi) okuyamadım. Bu olsa olsa benim işlediğim yeni bir günah sebebiyledir, dedi.


Yapılan bir hayır başka bir hayra, kötülük de başka bir kötülüğe davet eder, götürür. Ayrıca hayır ve şerrin her ikisinin azı, çoğuna sürükler.



İmamı Gazali(ra)


27 Mayıs 2011 Cuma

İrade Sahiplerinin Halleri ve Alametleri



Abdullah bin Mesud Hazretlerinden rivayet edilen bu hadisi şerif irade sahiplerinin hâlini ve alâmetini pek güzel tasvir etmektedir:

Bir gün Resulullah'ın(sav) huzurunda iken birden muhterem bir zat göründü. Bizi görünce devesini çöktürüp bize doğru yürüdü. Rasulullah Efendimizin(sav) önüne eğilip edeple:

''Ya Resulullah, dokuz günlük yoldan geliyorum.Altı gündür meşekkat içinde beni rahatsız edip uyutmayan iki meseleyi sormak için susuz, uykusuz yolculuk yaptım'' dedi.

Resulullah(sav):

''Sen kimsin?'' buyurdular.

''Zeyd el-Hayl'' diye cevap verdi. Peygamber efendimiz:

''Hayr, Zeyd el-Hayr'sın! Ben çok müşkül işleri çözdüm. Sen de müşkülünü söyle bakalım!'' buyurdu.

Zeyd bunun üzerine Allah'ın, haklarında hayr dilediği ve dilemediği kimselerin sıfatlarını ve bunun alâmetlerinin ne olduğunu sordu.

Efendimiz adamın sualini güzel bulup takdir ettikten sonra, ona geceyi nasıl geçirdiğini sordu. Adam cevaben dedi ki:

''İyiliği, iyilik yapmayı ve iyilik edenleri severek, hayır ve hasenattan bir şey yapamadığım için üzülerek, az çok salih bir amel işlediğimde sevabina inanıp sevinerek sabahladım.''

Bunun üzerine Resulullah(sav) şöyle buyurdular:

''İşte sorunun tam cevabı da budur. Sen Allah'ın hakkında hayır dilediği kimsesin. Eğer Cenab-ı Hak senin hakkında hayr değil de şer dilemiş olsaydı, seni ona hazırlardı, sen de ona göre hareket ederdin. O zaman hangi vadide helâk olursan, ona da aldırmazdı.''

Bunu işiten Zeyd, bu cevabın kendisine yettiğini, meselesinin halledildiğini beyan etti ve dönüp yoluna gitti.

Erbâb-ı şuhûdun sühanı keşf-i hikemdir
Makbûl-i sanâdid-i sühandân-ı ümemdir

(Basiret sahiplerinin sözü hikmetlidir, ümmetin büyüklerince beğenilir.)


24 Mayıs 2011 Salı

Kalbin Ölü ve Diri Olmasının Alameti



İşlemediğin amellere üzülmemen ve işlediğin günahlara pişman olmaman, kalbinin ölmüş olduğunu gösterir.


Taatsizlikten dolayı üzülmemek ve günahlardan ötürü pişman olmamak kalbin ölmesinin alameti olunca, güzel amellerden memnun, kötü hâllerden kederli olmak da mârifet nuruyla kalbin aydınlanmış olduğuna delil sayılır. Bu yüzden şöyle buyurmuşlardır:''Her kim hasenesiyle sevinir, seyyiesiyle üzülürse mü'min-i kamil olur.''



Kalbin ölü ve diri oluşunun iyi ve kötü amellerden anlaşılmasının hikmeti, amelin ya ilâhi rıza veya ilâhi gazabın varlığına delâlet etmesidir. Cenab-ı Hak bir mü'mini güzel amellere muvaffak ederse, bu hâl Hak rızasının alâmeti olduğundan sevinç doğurur. Bu hâlde kulluğun iki kanadı olan havf ve recâ yönü korkuya üstün gelir.



Eğer o imanlı kimseyi Hak Teâlâ korumazsa, o kimse günah işlemeye cesaret eder ki bu Hakkın gücenmesinin sonucudur; o yüzden keder ve üzüntü verir. Bu takdirde havf, recâ üzerine galip olur. İyi amelin sevinç, kötü fiillerin keder doğurması evliyanın hâlidir.


''Ölmüş olan gönül kaçırdığı ibadetlere üzülmez, yaptığı hatalara pişman olmaz.''






Atâullah İskenderi


22 Mayıs 2011 Pazar

Nasıl Anarsanız Öyle Anılırsınız





''Ben azimüşşan kulumun bana zannı katındayım. Yani bana her ne zannederse onu yaratırım ve beni zikrettiği vakitte kulumla beraberim. Eğer beni gizli zikrederse, ben de onu gizli zikrederim. Eğer beni insanların büyükleri içerisinde zikrederse, ben de kulumu mükarreb melekler içerisinde zikrederim. Eğer kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın, bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım. Yani bana zikir ile yaklaşmak isteyenler için aradan imkan hicabını kaldırarak onlara yaklaşır ve tecelli nurunu arz eylerim.''






19 Mayıs 2011 Perşembe

Cenab-ı Hakk'a Vuslat



Cenab-ı Hakk'a vuslat için en kısa yol zikrullahtır. Zikir velilik beratıdır ve veliliğin alâmetidir. Zikre muvaffak olanlar velilik beratıyla şereflenir ve zikri olmayanlar yoldan atılıp kovulurlar.

Ebu Kasım Kuşeyri Hazretleri şöyle buyurmuştur:''Zikir, veliliğin unvanı ve hidayetin nurudur. Zikir, irade ve ihlası gerçekleştirir, başlangıçtaki halin sıhhat ve selamete ulaşmasını sağlar. Zikir son halin sefasına kılavuz olur. Zikir en yüce maksada erişme yoludur.''

Bütün güzel hâllerin sonu zikir olduğu gibi başlanğıcı da zikirdir.

''Ey kullarım, beni ihlas diliyle zikredin ki ben de sizi kudret diliyle zikredeyim, yani lütuf ve ihsanla size tecelli edeyim.''(Bakara/152)


16 Mayıs 2011 Pazartesi

Kalp Gündemi-2-


İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar!

diye niye küçümserler ki;
Kalp pek mi büyük incirden?
Bakın bakalım insan neler çekiyor,
incir çekirdeği kadar kalbe düşenden.


14 Mayıs 2011 Cumartesi

Misafir Olarak Gelen:






İslam size misafir geldi. Onu iyi ağırlayınız.
Ahirette de O sizi ağırlayacak.








12 Mayıs 2011 Perşembe

Eğer Allah Beni Cezalandırıyorsa Belirtisi Nedir?

Adamın biri Hz. Şuayb (as.) a şöyle der: ''Allah benim bir çok günahımı ve hatamı gördüğü halde beni lütuf ve keremiyle cezalandırmıyor.''

Adamın bu sözü üzerine Allah Teala Şuayb'a(as.) şöyle vahyeder:

''O kulum, ''ben bu kadar günah işledim de Allah beni keremiyle cezalandırmıyor'' diyor. Ona söyle ki: Ey doğru yolu bırakarak, yanlışa yönelmiş adam! Sen tersini söylüyorsun. Allah seni öylesine imtihan edip cezalandırıyor ki, senin günahtan kararmış simsiyah kalbin ve günahların etkisiyle zincirler içindeki bedenin bunu fark edemiyor. Fakat yine de benden ümidini kesmesin. Bana sığınsın bana dönsün.''


Allah'ın kendisine bildiği bu sözleri Şuayb (as), ''Allah beni neden cezalandırmıyor?'' diyen adama söyleyince, o günahkar kimse üzerinde tesiri olur ve '' Eğer beni cezalandırıyorsa belirtisi nedir?'' diye tekrar soru sorar. Şuayb (as.) ''Ya Rabbi! O adam bu söze karşı savunmada bulunuyor ve senin verdiğin cezayı bilmek istiyor.'' deyince Cenabı Hak şöyle buyuruyor: ''Ben settarım, örtücüyüm. Fakat işaretle söylerim. Onu beğenmediğimin işareti şu ki: O itaat ettiğini sanıyor, oruç tutuyor, namaz kılıyor; fakat oruçtan, namazdan ve başka ibadetlerin hiçbirinden zerre kadar zevk almıyor. Yüksek ibadetlerde ve amellerde bulunuyor, fakat zerre kadar mutluluk duymuyor. İtaatlerin meyve vermesi için kalbte manevi bir zevk lazımdır.''


Hz. Mevlana(ks.)




10 Mayıs 2011 Salı

Kalp Gündemi









Kalbi attıkça yaşayan insan değil!

İnsan kalbi sızladıkça yaşar...







8 Mayıs 2011 Pazar

Zulüm


Bir şeyin olması gereken yerde olmaması zulümdür.
Kalbin Hakk'a aittir; oraya başkasını koyarsan zalim olursun.



7 Mayıs 2011 Cumartesi

Ekmeğe Hürmet



''Ya Aişe! Ekmeğe hürmet et, o bir kavme küserse bir daha geri gelmez.''





6 Mayıs 2011 Cuma

Mücahede ve Riyazet Makamı




Allah Teala hazretleri bir kula hayır murad ederse, ona günahlarından pişmanlık duygusu verir, ilahi idrak kapısını açıp derin bir anlayış nasip eder. Yalnız bu meselede kulun nefsini bilip onu ıslah için mücahede ve riyazete başlaması lazımdır. Nefsinin haram işlerine karşı koyan kişi mücahede makamında, o karşı koyuşuyla kendini ibadete ve taate veren kimse ise rizayet makamındadır.


''Ey iman edenler! Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda mücahede edin ki kurtuluşa eresiniz.''

-Maide 35-



2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ameller ve Haller




Amellerdeki güzellik, hâllerdeki güzelliğin neticesidir. Hâllerin güzelliği ise, ariflerin gönlüne inen makamlarla gerçekleşmenin semeresidir.





Nasıl ki ağaç olmayan yerde dallar, dal bulunmayan ağaçta meyve olmazsa; kalp zeminine irfan ağacı ekmeyen müridde hal dalı olmaz. Hal dalı gerçekleşmeyen kimsede amel meyvesi bitmez.





Atâullah İskenderi