26 Haziran 2011 Pazar

Gayb Yağmuru

Resûlullah Efendimiz(sav), bir gün dostlarından birinin defni için mezarlığa gitmişti. Oradan döndüğünde, Hz. Aişe'nin yanına geldi.

Hz. Aişe, Peygamber Efendimizin mübarek sarığını, yüzünü, saçlarını, yakasını, göğsünü, kollarını, ellerini kontrol etti. Peygamber Efendimiz, ''Böyle ne arıyorsun?'' diye sordu. Hz. Aişe, ''bugün hava bulutluydu ve sen mezarlıkta iken yağmur yağmıştı. Sen hiç ıslanmamışsın'' dedi.

Peygamber Efendimiz, ''O sırada başına ne örtmüştün?'' diye sorunca, Hz. Aişe, ''Senin şalını örtmüştüm'' diye cevap verdi. Resûlullah Efendimiz, ''Ey gönlü tertemiz olan Aişe! O şaldan dolayı, Allah sana gayb yağmurlarını göstermiş. O senin gördüğün yağmur, bildiğin gök yüzünden yağan yağmur değildir. O başka buluttan, başka gökten yağar'' buyurdu.


~


-Velilerin sözleri gayb aleminden yağan yağmurlar gibidir. İnsanların gönlünü bahara çevirir. Filizleri canlandırır. Yaprakları ve dalları yeşillendirir.-



21 Haziran 2011 Salı

Hürriyet ve Esaret

Muhabbet ve tecelli cazibesiyle çekilip cilalanmayan bir kalp elbette garazların esiri ve şehvetlerin kölesi olur. Kalbi dünya maksatlarından ve nefs şehvetlerinden kurtararak sahibini özgür kılacak hâl ise, yalnız Hak Tealâ'nın tecellisidir. Tecelliler ve feyzler kalbe geldiğinde kalbi zapt eden ağyarın karanlığı gider, kaybolur. Tecellilere mazhar olmayanlar ise mâsivanın kölesi olduklarından hürriyet şerefinden mahrum kalır, Hak ve hakikatten gafil olur.



Atâullah İskenderi



''Hürriyet nerde söyliyeyim/Hakka esaret halkasında''


-N.F.K.-


16 Haziran 2011 Perşembe

Öyle Gayret Et ki;







Allah Teâlâ seni yasak ettiği yerde görmesin, emrettiği yerden de ayrılmış bulmasın! Allah’tan utan ki; O’na yakın olduğunu ve O’nun senin üzerindeki kudretini göz önüne getiresin! Dünyaya karşı oruçlu ol ki; iftarın ölüm olsun! İnsanlardan aslandan kaçar gibi kaç; fakat cemaatle namazı terk etme ve Sünnet-i Seniyye’den ayrılma...







13 Haziran 2011 Pazartesi

Cenab-ı Allah'ın Adaletiyle ve Lütufuyla Muamelesi



Ey Günahkâr, Cenab-ı Hak sana adaletiyle muamele ederse, küçük günah diye bir şey olmaz. Lütfuyla muamele ederse, hiç bir günah büyük olmaz.


Sağire denilen küçük günahlar, küfür, şirk ve kebire denilen büyük günahların maadası(dışında) olan günahlardır. kebair denilen büyük günahlar, adam öldürmek, zina, yalan yere yemin, yalancı şahidlik, ana babaya isyan, hırsızlık, içki içmek gibi günahlardır.


İlahi sıfatların hükmü ortaya çıkarsa, ameller ortadan kalkar. Eğer mutlak âdil olan Hak Teâlâ Hazretlerinin gazap ettiği, buğz ettiği isyancılara karşı ''Adl'' yani adalet sıfatı zuhur ederse yapmış oldukları iyi ameller derhal bâtıl olur, küçük günahları büyüğe döner. Çünkü adalet, Cenab-ı Hakk'ın mülkünde dilediği gibi tasaruf etmesinden ibarettir. Eğer sevdiği iman ehli hakkında fazlı ve keremiyle muamele ederse işledikleri küçük günahlar mahvolur, büyük günahlar küçülür. Zira fazlı, karşılıksız vermekten ibarettir.




Atâullah İskenderi(ks)

8 Haziran 2011 Çarşamba

Allah'ım Sen Acı Bu Saf Millete!

Başıboş

Vatanımda sular akar, başıboş;
Herkes, birbirini kakar, başıboş.
Bozkırlardan topal bir tren geçer;
Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş.
Yanmaz da yürekler, güneşe atsan;
Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş.
Tarih, kutuplara kaçmış bir fener,
Buz denizlerinde çakar başıboş.
Yirmi dokuz harflik sözde aydınlar,
Yafta yazar, isim takar, başıboş.
Allah'ım sen acı bu saf millete!
Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş...


-Necip Fazıl Kısakürek-




7 Haziran 2011 Salı

Hz. Hud'un ve Şeybân-ı Râi'nin Çizğisi

Hz. Hud(as) kavmine Allah'ın azabı geleceği zaman, kendisine inananları bir araya topladı. Onların etrafına bir çizği çekti. İsyan edenleri helak etmek için Allah'ın gönderdiği şiddetli fırtına, çizğinin içindekilere sabah yeli gibi esti ve inananları incitmedi. Çizğinin dışında kalanları ise uçurarak yere çarptı.


Ümmeti Muhammed'in evliyalarından olan Şeybân-ı Râi de cuma namazına gideceği zaman, çobanlık yaptığı koyunların etrafına bir çizği çekerdi. Kurtlar sürüye saldırmadığı gibi, o çizğiyi aşıp koyunların yanına ulaşamazdı. Hiç bir koyunda çizğiden dışarı çıkmazdı.



Çizdiği çizğiyle kurtların ve koyunların arzularına engel olan Şeybân-ı Râi gibi, peygamberlerin yolundan giden Allah dostları da sevenlerini dinin ölçülerinin çizğisinde tutar.




Mevlâna Celaleddin-i Rumi(ks.)

5 Haziran 2011 Pazar

Gerçek Dost!




''Gerçek dost -dünyasını harap etse bile- arkadaşının ahiretini bayındır kılan kişidir. Düşman ise -dünyasını mamur kılsa da- arkadaşının ahiretini harap edendir.''



4 Haziran 2011 Cumartesi

Zaman Kılıç Gibi

İmam Şarani(ks) demiştir ki: İmam Şafii (rh) ilim ve halinin yüceliğine rağman Hakk'a aşık sufilerle otururdu. Kendisine:



-Şunların sohbetinden ne istifade ettin, diye sorulunca şu cevabı verirdi:



-Onların en fazla şu sözlerinden istifde ettim: ''Vakit bir kılıçtır. Sen onu kesmezsen, o seni keser. Yani, sen vakitten istifade etmezsen, o senin ömrümden bir parça kesip atar. Sen nefsini hayırlarla meşgul etmezsen, o seni kötülüklerle meşgul eder.''