1 Ekim 2011 Cumartesi

Has İsim

Varlığın Tacına dair,


Ya (M...!)

Noktalı yerde O'nun ismi, has ismi... Mukaddes has isim... Yani mukaddes isme, nida siğasıyla hitap ediyordum.

-Onu çıkar oradan, buyurdular; Allah'ın Resulune, has ismiyle ve nida sığasıyla hitap olunmaz.


-Niçin efendim?


-Haya meselesi!.. Allah(c.c.) bile kur'anında, Sevgilisine, has ismiyle nida ederek hitap etmedi.


Büyük bir sır karşısında yandım, kül oldum. Bizzat Allah'ın haya gösterdiği sır...


-Kur'anın hiç bir yerinde böyle bir hitap yok mu?


Kısa ve sert:


-Hiç bir yerinde!


Gerçekten -de ki- manasına -gûl- kelimesiyle başlayan bir çok ayette, bu hitaptan sonra isim gelmediği, gözümün önünden geçiverdi. Buna karşılık, bir çok tefsircinin -ya M...!- diye kullandıkları klişelerdeki kabalık içimi burkuttu.''





Necip Fazıl kısakürek ve Abdülhakim Arvasi(ks.) arasında geçen bir diyaloğ