31 Ocak 2011 Pazartesi

Kalp Neyle Meşgûl?


Şah-ı Nakşibend müridlerine demişler ki:


-Bir insan yemek yerken her uzvu ayrı ayrı bir işle meşgûldür. Ya kalbi neyle meşgûl?...


Müridleri cevap vermiş:


-Allah'ın zikriyle meşgûl...


Cevaba cevap vermişler:


-Zikir bu yerde kelimeyle değildir. Sebepten müsebbibe gitmek, nimetten nimet vericiye intikal etmek suretiyledir.



Necip Fazıl Kısakürek




27 Ocak 2011 Perşembe

Bana Ne

Sultanahmet camiinin banisi 1. Ahmed, dönemin Şeyhülislâmı Muhammed Sadeddin Efendi'ye ileri gelen görevlilerinden birini göndererek bir fermanla şöyle bir soru sormuştu:

-Bu ümmete ilahi yardım vaad edilmiş iken, devlet yapısına ve tebaanın işlerine yansıyan bu bozgunun sebebi nedir?

Şeyhülislâm, bu sayfayı görevlinin elinden alarak ''el cevab'' yazdıktan sonra Sultanın yazısının altına şöyle yazdı: ''Bana ne?''

Ve kağıdı görevliye iade etti. Şeyhülislâm'ın, sorusunu kaale almadığını düşünen padişah son derece hiddetlendi ve Şeyhülislâm'ın derhal huzuruna gelmesini emretti. Şeyhülislâm huzura gelince, bu makamdakilere karşı alışılagelmiş tavrın dışına çıkarak azarladı ve şöyle dedi:

-Benim için son derece önemli bir konuda sen nasıl ''bana ne'' der ve cevap vermezlik edersin?

Şeyhülislâm şöyle karşılık verdi:

-Kesinlikle hayır! Aksine ben, hünkârımının sorusuna en ince cevabı verdim. Zira devlet adamları ve ümmetin fertleri, ne zaman ki zararı ve faydası herkesi kaplayan konularda '' bana ne'' diyerek, umumun menfaati yerine yalnızca kendi çıkarlarını düşündüler; işte o bela o zaman yayıldı ve musibet herkesi kapladı.

Şeyhülislâm sözünü bu şekilde açınca padişah şaşırdı ve kendini azarladığı için mahcup oldu. Şeyhülislâmın gönlünü almaya çalıştı...

26 Ocak 2011 Çarşamba

Uyumak İstiyorum


İki yıldız arası göğe asılı hamak.....
Uyku , uyku ... Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, her şeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiz ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım yandım kelimelerden!
Göz kapaklarımda gün , kapkara bir kızıllık;
Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
Bir yurt ki bu, diriler ölü , ölüler diri;
Raflarda toza batmış Peygamberden bildiri.
Her gün yalnız namazdan namaza uyanalım;
Bir dilim kuru ekmek , acı suya banayım!
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
Yaşaya dursun insan hayat dediği zanla





24 Ocak 2011 Pazartesi

Her Ne Yaptıysam Affet

Hz. Süleyman peygamber, onca yüceliğine rağmen topal bir karıncaya sorar:


''Ey benden daha muzdarip olan karınca, söyle!


Hangi toprak daha ziyade gamla yoğrulmuştur?''


Topal karınca hemen cevap verir:


''Daracık mezara konan en son kerpiç!''


Son kerpiçte konulduğu zaman artık insanın bütün ümidi kesilir.


Ey Allah'ım!

Beni mezara koyduklarında ve bütün kainattan ümidim kesildiğinde, son kerpiç de mezarımın üzerine konulunca, Sen lütuf ve İhsan yüzünü benden çevirme.

Benim gibi avare yüzünü toprağa koyunca, hiçbir şekilde yaptıklarımı bana gösterme.

Ey Allah'ım! Bütün bu günahlarıma rağmen yaptıklarımı yüzüme vurmayacağını umuyorum.

Ey Allah'ım! Sen mutlak kerem sahibisin. Her ne yaptıysam affet...


Feridüddini Attar


20 Ocak 2011 Perşembe

Her Şey İsraf Edilmiştir Aslında

Maddi ve manevi bütün cevherleri boşa harcayarak, diliyle, gözüyle, düşüncesiyle, sevgisiyle, vakit ve nakitleriyle haddi aşan, haram işlere bulaşan herkes müsriftir.


Yalan söyleyen dil, sözü israf etmiş olur. İnsanlara haset ve hareketle bakan göz, nazarlarını israf etmiş olur. Haram iş ve eğlencelerde geçen ömür, israf edilmiş olur. Hıyanet planları yapan akıl, şeytani şehvetlerde harcanan sevgi, israf edilmiş olur. Kısaca haramda kullanılan her şey israf edilmiş olur.


Vücuda alınan gıdaları zulüm ve kötülük yolunda kullanmak israftır. Aldığı gıdaları haram yolda harcayan kimse, gıdasını çöpe atmış gibi israf etmiş olur.



M. Saki Erol


17 Ocak 2011 Pazartesi

Manevi Körlük




En şaşılacak şey, kendinden asla ayrılmayan Allah'tan kaçıp bekası olmayan mâsivayı istemektir. Bu hâl gerçek körlüğün kalbi kaplamasından meydana gelir.



Atâullah İskenderi

15 Ocak 2011 Cumartesi

Sonsuz Bir Hayatın Perdesi



Bu dünya ve içinde barındırdığı her şey, fanilik beşiğidir.



Yani dünya, sonsuz bir hayatın perdesidir. Ancak dikkat etmek gerekir ki, yaşadığımız hayat sonsuz bir hayatın sahnesidir.



İnsan ise, bu dünya sahnesini süsleyen tabiatın tüm öğeleri arasında yer alan sonsuz bir hayatın fiğüranıdır.


13 Ocak 2011 Perşembe

Madem ki Seviyorsunuz...


Bir gün İmam Şibli k.s. hazretlerinin yanına bir grup insan geldi. Hazret onlara;


-Siz kimsiniz, diye sordu.

-Biz seni sevenleriz, dediler.


Şibli hazretleri birden onlara yöneldi ve üzerlerine doğru taş atmaya başladı. Adamlar şaşırdılar, kaçmaya başladılar. Şibli hazretleri arkalarından şöyle seslendi:

-Neden kaçıyorsunuz? Eğer beni gerçekten seviyor olsaydınız her şeyim size sevimli gelirdi. Verdiğim sıkıntıdan da kaçmazdınız, sabrederdiniz!..



(Büyük sûfi bu yaptığı ile Allah'ı sevdiğini iddia eden, O'nun hüküne razı görünen kulların bela ve musibetlere de sabretmesi gerektiğine dair çarpıcı bir ders veriyor.)


İmam Gazali


11 Ocak 2011 Salı

Mürid ve Muradı


Mürid: sözlükte de tasavvufta da ''irade eyleyen''dir. Kalbini Hakk'a bağlamayı, dünya gurbetinden asıl vatanına dönmeyi isteyendir. Tevhide katılmayı, Allah Teâla'ya vasıl olmayı murat edendir. Bu maksatla bir ''yol'' tercihinde bulunduğu için mürid denmiştir ona.

Müridin tercihindeki sahicilik ve şiddet, bir mürşid-i kâmil kılavuzluğunda yürümeyi dilediği yolun çizgisine, adap ve erkânına riayet hassasiyetinin de ölçüsünü tayin eder. Mürşidine kayıtsız şartsız bağlanması, onun usul ve talimatın itirazsız uyması, başlangıçta irade eylediği maksada ulaşma iştiyakının kaçınılmaz icabıdır. Vuslatı hakikaten isteyen bilir ki ''vûsul(kavuşma), usûl iledir.'' Yol ile giden yol alır. Usule harfiyyen uymak, yola tabi olmak iradesizlik değildir. Bilakis vuslat iradesinin canlı tutulduğuna, yol alma arzusundaki samimiyete, her daim ''mürid'' olduğuna işarettir.





10 Ocak 2011 Pazartesi

İki Büyük Miras



Ebu Hafs Haddâd k.s. hazretleri şöyle buyurmuştur:



''İş ve hallerini her zaman kitap ve sünnet'le ölçmeyen, aklına gelen düşünceleri sorgulamayan kimselerin adını adamlar defterine yazmayın.''





7 Ocak 2011 Cuma

Rezilliğin Anası Nefsten Razı Olmakta





Nefsinden razı olmayan bir cahil ile arkadaşlık etmek, kendini beğenen bir alimle beraber olmaktan hayırlıdır. Zira bencil alim için hangi ilim faydalı olabilir? Nefs rızasını terk etmeyi bilen cahil için hangi cehalet zararlı olabilir?



Atâullah İskenderi



6 Ocak 2011 Perşembe

Henüz Yaratılmadı

İmam Cafer Hazretleri:

Henüz yaratılmayan bir şeyi isteyen yorulursa da, onunla rızıklanamaz, onu elde edemez. buyurdu.


O nedir ya imam? dediler.


Şöyle cevap verdi: Dünyada rahattır.


4 Ocak 2011 Salı

Selim Kalp İsterler

Hoca Ubeydullah Hazretleri anlatıyor:

Mevlânâ Hüsameddin, babası Mevlânâ Hamidüddin'in ölüm döşeğinde ter döktüğü an, yanı başında... Babasını son derece perişan görmüş.

Babasına sormuş: Sana ne oldu?

Cevap almış: Benden selim kalp istiyorlar. O bende yoktur. Nasıl elde edileceğii de bilmiyorum!

Oğlu devam etmiş: Bütün kuvvetinizi sarfedip bana yönelin! Selim kalbi anlarsınız!

Ve asıl o, bütün gücüyle babasına yönelmiş... Bir saat kadar geçmiş... Gözleri kapalı yatan hastada büyük bir değişiklik ve batın huzuru...

Baba, gözlerini açıp demiş ki: Oğlum, Allah sana mükafatını versin... Meğer topyekün ömrümüzü bu tarikata sarfetmeliymişiz... Yazık ki, onu kaybetmişiz!


Ve iyi evlad sayesinde, huzur içinde dünyadan göç etmişler....


Can Damlaları

Nacip Fazıl KISAKÜREK


2 Ocak 2011 Pazar

Günah İşlenmesini Garipseme

Şeyh Hasan Şazeli Hazretlerine biri gelip etrafında bazı günahların işlendiğini çok garip görerek anlatınca, Şeyh Şazeli Hazretleri çok şaşırarak:

''Acaba sen Cenab-ı Hakk'ın mülkü olan bu alemde isyan olmamasını mı istiyorsun? Halbuki Allah'ın ülkesinde günah olmamasını arzu etmek, Cenab-ı Hakk'ın mağfiretinin, Muhammedi şefaatin olmamasını istemek demektir. Bu hikmete uygun düşmez. Zira çok günahkar vardır ki sayısız günah işlediği halde yine affa ve mağfirete nail olur.'' demiştir.

Hikmetin neticesi masiyete teşvik değil, rahmet deryasının dairesini genişletmektir. Çünkü haddinden fazla büyütülen günahlar, magfiretten umut kesmeyi gerektirir ki bu küfürdür. İmanın gereği ise havf ve reca arasında Cenab-ı Hakka dönerek af dilemektir. Zira kendini kusursuz görmekte caiz değildir; ameli bozar, ucba düşürür, yani kendini beğenmeye sebep olur.


Bu hususta bir Hadisi Şerif vardır:

Bir mü'min için günah, ucbdan hayırlı olmasaydı; Cenab-ı Hak mü'min ile günahının arasını asla boş bırakmazdı.


-Hikem-i Atâiyye-

Atâûllah İskenderi