31 Aralık 2010 Cuma

Evliya Allah'ın Kitabıdır

Havariler Hazreti İsa(as) dan evliyayı tarif etmesini istediklerinde şöyle buyurmuştur:


Evliya Allah'ın kitabıdır. Allah'ın kitabıyla konuşur, kitapla söyler. Kitabın manası onlarla anlaşılır ve gerçekleşir; onlar kitapla bilinir. Kitabın hükmü onlarla kaim ve bâkidir. İnsanlar dünyanın dış yüzündeki süsüne, onlarsa hakikatlerine bakarlar. İnsanlar bu dünyayı gördüklerinde, onlar dünyanın geleceğinde müşahede ederler. Onlar dünyada kendilerini helak edecek şeyi helâk ederler ve kendilerini kısa sürede terk eden mâsiva metaını terk ederler. Onların zikirleri susmak, sevinçleri hüzündür. Onlar dünyanın kendilerine yüz döndürecek hallerinden yüz çevirirler. Hak yönünün gayrısından yüz gösteren eşyayı görmezden gelirler. Dünyanın metaı onların indinde eskimiştir., mamurluğu harap olmuştur, tamir etmezler. Dünyanın akıl alıcı sevgililerinden gönülleri alaka kesmiştir. Ahireti tahrip ederek dünya evini imara kalkışmazlar. Daima ölüm zikrini diriltir, hayat zikrini öldürürler. Cenab-ı Hakk'a gönül bağlamakla zikrine devam ederler, masivadan kaçınırlar. Cenab-ı Hakk'ın tecelli güneşinden aydınlanır ve Rab nuruyla halkı ışıklandırırlar.

-Seyyid Hafız Ahmed Mahir Efendi-



30 Aralık 2010 Perşembe

Hissi İşlenmesinden Ziyade Olan

İbn Mesud Hazretleri(ra.):


Bir mü'min işlediği günahları üzerine yıkılacak kadar korkunç bir dağ gibi görür. Münafıksa onu üzerine konmuş da hareket edince uçup gidecek bir sinek gibi küçümser. buyurdu.

Denilmiştir ki:

Taat küçük görüldükçe büyür, masiyet büyütüldükçe küçülür.


27 Aralık 2010 Pazartesi

Ambardaki Fare Deliklerini Kapatalım

Biz şu dünya ambarında buğday topluyoruz. Fakat topladığımız buğdayları kaybediyoruz. Bir gün aklımızı başımıza alıp da buğdayın böyle azalmasının, kaybolmasının ambara giren fareden ve onun hilesinden ileri geldiğini anlamıyoruz.

Ey Hak talibi can, önce ambara giren fareden kurtulma çabasını ara, ondan sonra buğday ölçeğini omuzla. Eğer ambar faresinin hilesi yoksa bizim kırk yıllık amelimizin buğdayı nerede? Bu kadar
zamandır doğruluğumuzun, amellerimizin hasılı niçin ambarımızı doldurmadı?

Mevlana diyor ki; gönül evini, amellerinle ve amellerinin sonucu oluşan huzurla, feyizle, nurla dolduruyorsun. Fakat şeytan ve onun içteki casusu nefis, fare misali gönlünde delikler açmışlar. Sen manevi kazanç elde ettikçe o deliklerden girip o kazanımlarını götürerek boşa çıkartmaya çalışıyorlar. Sen de sanıyorsun ki bu kazanımlarım gönül evimde kalıyor, ahiret sermayesi biriktiriyorsun. Hayır, o deliklerden kazandığın sermaye sessizce geldikleri gibi gidiyorlar. Eğer böyle olmasaydı yaptığın bunca amel seni şimdiki halinden daha güzel bir hale dönüştürürdü. Ahlakın her geçen gün daha da güzelleşir ve kurbiyyet adına hep ileriye doğru giderdin...


26 Aralık 2010 Pazar

Kişinin Kendi Hatalarını Bilmesi


Beni israil zahidlerinden biri, her sene yalnız altı gün dışında, yetmiş senesini oruç tutarak geçirmiş. Bir gün Cenab-ı Hakk'a şeytanın nasıl aldattığını öğrenmek için dua etmiş. Duasında ısrar etmişse de dileği kabul edilmemiş.

Bir kere dönüp ''kendi hatalarımı bilsem daha iyi olur'' diyerek istiğfar edince, Cenab-ı Hak derhal bu son istiğfarının yetmiş senelik ibadetinden daha makbul olduğunu bildirmiş ve basiretini açarak şeytanın aldatma şekillerini kendine göstermiş.


Çeşm-i insaf gibi kamile mizan olmaz
Kişi noksânını bilmek gibi irfan olmaz



23 Aralık 2010 Perşembe

Allah'a Giden Yollar Mahlukatın nefesleri Sayısıncadır


Nefesler Hak Teâlâ'nın biçtiği kaderin zarflarıdır. Her bir nefeste nimet, belâ, tâat ve masiyetten her ne takdir olunmuşsa, elbette onu Cenab-ı Hak ortaya çıkaracaktır.

Nefesin canı var tutmayana ziyanı var.

Bu söz, insana ait sayılı nefeslerin, kaderinin zarfları olduğunu belirtir. Nefesler insana verilmiş emanetlerdir, çünkü ömür sermayesidir, izzet ve saadet mayasıdır. Onun daralması ölümdür, genişlemesi ise hayat...

Ezelde yazılmış olan kaderin hükümleri, kulun işlerinin teferruatını kaplayıp kuşatmıştır, onların hepsi ilahi hakları gerektirir. İlahi hakların insan nefesleriyle ortaya çıkmış olması, insan nefeslerinden ahirette hesap sorulması icap ettirmiştir. Bu durum nefeslerin dünya işlerinde Allah rızasına uygun olarak harcanmadığında, kişinin cezaya ugramasını gerekli kılar.

Şu halde edepli kul, her nefese edebini korumalı ve Rabbini düşünmelidir ki, bütün işlerinde Hak yolunda gidebilsin ve kutsi nefes sahiplerine uyabilsin.


Atâullah İskenderi


22 Aralık 2010 Çarşamba

Kul İhtiyarsız ve İradesiz Olmalı


Hâcegândan Abdülhâlık Gücdevâni Hazretlerinin huzuruna yeni bir mürid gelip dedi ki:

Kıyamet gününde cennetle cehennem arasında seçme hakkına sahip olsam, nefs arzusuna uygun olduğundan cenneti değil, nefs rızasına ters düştüğü için cehennemi seçerim.

Şeyh Hazretleri şöyle buyurdu:

Ey Derviş, cehennemden evvel susmayı ihtiyar et, bencil iradeni göstererek edepsizlik etme. Cennet Cenab-ı Hakk'ın cemal tecellisinin yeridir, cehennem ise celal yeridir. Kulunu bu iki yerden birinde bulundurmak Hakk'ın işidir. Mürid ise ihtiyarsız ve iradesiz olur, O'nun iradesine bağlı kalır.





20 Aralık 2010 Pazartesi

Huylar Bulaşıcı, Yakınlık Maneviyat Hırsızıdır


Hazreti İsa(as.): Ölüyle oturmayın ki, gönülleriniz de ölmesin! dediğinde;

Ölü kimlerdir? diye soranlar:

Dünyayı sevenler ve geçici dünya süsü olan hallerden hoşlananlardır! cevabını almışlardır.

Hadisi Şerifte mealen buyuruldu: Ümmetim için en korktuğum şey, gafilleri görmekten ve katı kalplilerin arasına karışmaktan meydana gelen za'f-ı yakîndir. yani kesin imanın zayıflamasıdır.

Atâullah İskenderi


17 Aralık 2010 Cuma

Kendimize Merhametli miyiz?


İnsanın kendine merhamet etmesi, Allah'ın(cc.) yasakladıklarını terk etmesi, günahlarına tevbe etmek suretiyle kendini azaptan esirgemesi, Allah'ın(cc.) emirlerini, ibadetlerini yerine getirmesidir.


16 Aralık 2010 Perşembe

Yolda Olmak


Yola gireceğim diyorsun. Yolda olmak nedir biliyor musun?

Yolda olmak nedir, O'ndan öğren. En güzel yoldaştan öğren. En güzel yoldaki.

Bir yolda olmak sonuna kadar yoldan sapmamak demek.

Yol nereye çıkarsa; uçuruma varsa düşünmeden atlamak, denize varsa düşünmeden dalmak demek.

Isınsa sıcağında kavrulmak, soğusa yolla birlikte üşümek demek. İncelse yol kadar incelmek. Büyüse yol kadar büyümek kocaman olmak demek. Yolda olmak demek, yolda ölmek demek...


14 Aralık 2010 Salı

Düşüncen Hayır mı Şer mi?



Kalbe gelen bir düşüncenin hayır mı şer mi olduğunu ayırt etmek istersen, nefsin meyline bak. Eğer nefs, o fikre karşı tabii bir meyil duyuyor ve onu yapmayı arzuluyorsa, o şerdir. Çünkü nefs, hayra tabi olarak bir şeye meyletmez. Kalbine doğan düşünceler eğer Allah'ın adının anılmasıyla zayıflıyorsa şeytandandır. Çünkü şeytan, Allah'ın zikrine karşı dayanamaz.



12 Aralık 2010 Pazar

İbadet Etmeyi Boş Vakte Bırakmak

Hakk'ın rızasını kazandıracak amelleri, dünya işlerinden arta kalan boş zamanlara bırakman şeytan aldatmaları gibi olduğundan ahmaklıktır.

ilk olarak dünya işlerine öncelik tanımak ve ahiret amellerine tercih etmek, fani hayatı seçerek ebedi hayatı geriye atmaktır. ''Siz dünya hayatını seçiyorsunuz. Halbuki ahiret daha hayırlı ve devamlıdır.'' (A'lâ suresi 16)


Amelleri kesinlikle belli olmayan boş zaman ve geleceğe bırakmak, şimdiki zamanı kaybetmek ve boşa vermektir.


Boş vakitte niyet zayıflığı ve değişikliği yüzünden güzel amel işleyememek ihtimali vardır. Bu da fikir öldürmek ve fırsat kaybetmektir.


''Geri bırakanlar helak oldu. Hayırlı işler geriye bırakılmaz.'' Hadisi Şerif






10 Aralık 2010 Cuma

Varlık Nüktesi




Nefesi dikkate almayan hayatı; çakıl taşını dikkate almayan binayı; hücreyi dikkate almayan insanı; habbeyi dikkate alayan kubbeyi; damlayı dikkate almayan denizi gereği gibi idrak edebilir mi?







8 Aralık 2010 Çarşamba

Kimlerle Arkadaş Olmalı


Kötülük yapmakta devam etsen de, hâli senden daha kötü birisiyle arkadaşlık etme! Zira o senin kötülüklerini süsleyip sana iyilik gibi gösterir.



İnsan istifade edip faydalanmak için kendinden daha üstün birilerine yakın olmalıdır. Akranıyla kendisi gibilerle arkadaş olmak, fayda getirmezse de zararlı da olmaz. Lâkin hâl ve söz olarak kendinden aşağı kimselerle arkadaşlık etmenin pek büyük zarar getireceğini bu hikmet belirtiyor. Çünkü kendinden daha aşağı olanlar daima senin ayıbını saklar, iyiliklerini gösterir; böylece seni memnun etmeye çalışır. Övmenin ve saygı görmenin sarhoşu olursun, nefsine hüsnüzannın artar. Amelini de övdüğü için o amellere kanaat edersin ve kalırsın, ilerleyemezsin. Terakkiye ve feyizlere mani olduğu için hataların temeli budur.


Atâullah İskenderi


7 Aralık 2010 Salı

Sene Başı Duası

Rivayet edildiğine göre; her kim Muharrem ayının evvelinde üç kere:

Bismillahirrahmanirrahim,

Elhamdü lillahi Rabbil alemiyn vesselatü vesselamü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain, Allahümme entel ebediyyül kadiymül hayyül keriymül hananül mennan, ve hazihi senetün cediydetün! Es'elüke fiyhel ismete mineşşeytanirracim ve evliya'ihi vel'avne ala hazihinnefsil emmareti bissui, vel'iştiğale bima yukarribüniy ileyke ya keriymü! yazel'celali vel'ikram, birahmetike ya erhamerrahimiyn, ve sallallahü ve selleme ala seyyidina ve nebiyyina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve ehli beytihi ecmain.



Manası:


Bütün hamdler, alemleri Rabbi olan Allah'a aittir! Salatü selam Efendimiz Muhammed'in ve Al-i Ashabının tamamının üzerine olsun!

Ey Allah'ım! Sen Ebedi'sin, Kadim'sin, (başlanğıcın ve sonun yoktur)Hayy'sın, Kerim'sin, (hakiki hayat sahibi de ancak sensin!) Hannan'sın, Mennan'sın,(son derece acıyan ve çokca lütuflarda bulunan Rabbimizsin!)

işte bu yeni senedir! Ben bu sene Senden dilerim ki beni kovulmuş şeytandan ve onun dostlarından koruyasın, kötülüğü çokca emreden bu nefse karşı bana yardım edesin ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgul edesin.

Ey kerem sahibi! Ey Celal ve ikram sahibi! Ey acıyanların en merhametlisi! Rahmetinle kabul eyle!

Allah'u Teala, Efendimiz ve peygamberimiz Muhammed (sav.)e, Al-i Ashabına ve Ehl-i Beyt'inin tamamına salat ve selam eyleyesin! derse,


şeytan:

biz bu kişiden ümidi kestik! der ve Allah(cc.) ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki melek görevlendirir.




Hatalarımızdan, Günahlarımızdan Hicret Edebilmemiz Duasıyla;
Hicri yılbaşımız, yeni yılımız mübarek olsun!


6 Aralık 2010 Pazartesi

Sene Sonu Duası

Rivayet olunduğuna göre; Her kim zilhicenin sonunda üç kere:

Bismillahirrahmanirrahim,

ve sallahü ala seyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellem, Allahümme ma alimtühü fiy hazihisseneti mimma neheyteni anhü velem terzahu ve nesiytühü velem tensehu ve halümte aleyye bağde kudretike ala ukugbeti ve da'avteniy ilettevbetiy minhü bağde ceraetiy ala ma'siyetike, Allahümme feinniy estağfuruke minhü fağfirliy vema alümtü fiyhi min amelin terzahu ve veadteniy aleyhissevabe fe'es'elüke Allahümme ya kerim yazel'celali vel'ikram en tekbelahu minniy vela tek'tea reca'iy minke ya keriymü ve sallallahü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.


Manası:


''Ey Allah'ım! Senin razı olmayıp beni nehyettiğin şeylerden bu sene her ne yaptıysam, ben onları unuttum, Sen unuttmadın. Bana ceza vermeye kadirken mühlet verdin ve ben sana karşı gelme cüreti göstermişken beni tevbeye davet ettin.

Ey Allah'ım! ben bütün bunlardan dolayı Senden mağfiret diliyorum. Beni bağışla!

Ey kerim sahibi! Ey celal ve ikram sahibi! Senin razı olup bana sevap vaadettiğin hangi amelleri bu sene işlediysem, Senden dilerim ki, onları kabul edesin ve Senden ümidimi kesmeyesin!

Ey kerem sahibi, kabul eyle! Efendimiz Muhammed'e ve al-i ashabına salatü selam eyle!'' derse,


şeytan:

''Biz bir sene yorulup bu günahları işletmek için zahmet çektik, o bir anda hepsini sildirdi!'' deyip yüzüne toprak saçarak kaçar.


Bugün Zilhicce'nin son günü senenin sonu, yarın ise yeni bir yıl Muharrem'in ilk günü Hicri yılbaşı oluyor.

5 Aralık 2010 Pazar

Hakk'a Yol Almak



Şeriat, dışı pis olan kimseyi camiye girmekten men ederse; hakikat, gerçekten pis olan gafilleri vahdet sofrasına, Hak huzuruna sokar mı?

3 Aralık 2010 Cuma

Kalbin Verâsı ve Zikir

İşlediğimiz hatalardan dolayı içimiz kan ağlasa bile o hatalara devam ediyorsak, bedenimiz verâ halinde değil demektir. Bedenimiz şüpheli şeylerden uzak dururken kalbimiz yine boş şeylerle meşgulse, Allah'ı anmıyorsa, bu sefer de kalbimiz verâyı terk etmiş demektir.


Yahya Bin Muaz (k.s.) demiştir ki:


Verâ iki şekilde olur: Biri bedenle olur. Bu, kulun sadece Allah'ın rızasına uygun olan amelleri yapmasıdır.

Diğeri ise, kalpte olur. Bu da kalbe yüce Allah'tan başka kimsenin girmemesidir.




1 Aralık 2010 Çarşamba

Onların Adâblarından:



Zünnun Mısri Şöyle Buyurur:



Hallerini düzelten istirahat eder, yaklaşmak isteyen yaklaşır, içini temizleyen temiz olur, tevekkül eden güven bulur, üstüne düşmeyen işlerle uğraşan, kendisine gerekli olan şeyleri kaybeder.



29 Kasım 2010 Pazartesi

Geçmiş ve Geleceği Düşünmek




Sehl ibn Abdullah şöyle buyuruyor:



Geçmiş zamanla meşgul olmak, ikinci bir vakti zayi etmek demektir. Vakit en değerli şeydir, onu en değerli şeyle meşgul et.






27 Kasım 2010 Cumartesi

Kitap Mim'i

Sevgili Zeliha -Umut Sepeti- beni mimlemiş.

Mimin konusu şöyle;
Kitaplığınızın karşısına geçin. Gözlerinizi kapatın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. O kitabı satın aldığınız, ya da hediye gelmiş bir kitap olabilir, o anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.



Seçmiş olduğum kitabım, -Reşahat Ayn El-Hayat- bu kitabı 5-6 sene önce ders olarak yaptığımız aslı farsça olan Reşahat'ın metin çözümünde bana kolaylık sağlayacağı için aldımıştım... Kısaca, Tasavvuf hikmetlerinin Evliya menkıbelirinin yer aldığı kıymetli bir eser...


55. sayfadan ziyade, kitabı elime aldığımda ilk açılan 48. sayfadan bir paragraf paylaşmak istiyorum:


Duanızı öyle bir delil vasıtasıyle edin ki, onunla günah işlemiş olmayasınız! Delil, Allah dostudur. Onlara tevazu ve sevgi gösterin ki, sizin için dua etsinler.


Ayn El-Hayat
Necip Fazıl KISAKÜREK


-Ümidini Yitirme- Sevgili Zehra'yı -Foto Tiryaki- ve Sevgili Yansıma'yı -kainat Yansımadan İbaret- mimliyorum. Bu vesiyleyle blogları da güncellenmiş olsun:)


25 Kasım 2010 Perşembe

Sevgili...

Sevgili, bir başka güzelsin bugün
Ay gibisin, pırıl pırıl gülüşün.
Güzeller bayram günü süslenir,
Seninse bayramları süslüyor yüzün

-Ömer Hayyam-

Bayram günü süslenen güzellere herkes gönül verir.
Marifet, yüzü bayramları süsleyecek bir güzele gönül vermekte,
Şu karşı yayladaki göç katar katar olup gitmeden,
Bir güzelin sevdası serinde tütmüşse eğer,
O'nu bulmuş, O'na gönül vermiş, hele bir de gönlüne girmişsen;
Bayram olur sana ölüm bile,
Bu bayram gölgesi bayramın cancağazım.
Asıl bayram YAR ile.

-Serdar TUNCER-

Nokta





Her şeyin başı ve özü bir noktadır.
Varlığın nüktesi noktaya yüklenmiştir.
Öyleyse noktayı bilmeden nükteye âşina olunabilir mi?






23 Kasım 2010 Salı

Okumak ve Yazmak Hürriyete Eşdeğer


Bedir savaşı....


Müşriklerle yapılan bu ilk savaşta Müslümanlar ilk parlak zaferi kazandılar. Başta Ebu Cehil olmak üzere müşriklerin ileri gelenleri bu savaşta öldürüldü. Yine bir kısım ileri gelenleri olmak üzere 70'i esir alındı. Peygamber Efendimiz (sav.) bu esirlerin bir kısmını fidye karşılığı, okuma yazma bilenleri de Medineli 10 çocuğa okuma yazma öğretmek şartıyla serbest bıraktı. Demek ki; okumak ve yazmak hürriyete eşdeğer...


Şuan bu vazifeyi yerine getiren o nadide insanları da, Rabbül Alemin o dehşetli günde cennetiyle, cemaliyle şereflendirerek Hürriyete kavuştursun....

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun!


21 Kasım 2010 Pazar

Deryadan İnciler


Erzurumlu İbrahim Hakkı (k.s.)hazretlerinin mürşidi İsmail Fakirullah (k.s.) hazretlerinin tavsiyeleri:


Molla İbrahim! Esas olan kalptir, şart olan muhabbettir. Kalbinde Mevlâsına karşı arzusu olan O'nu bulur. Çünkü O kuluna yakındır, onunla beraberdir ve her yaptığından haberdardır.


İbrahim! Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması marifetullahın kazanılmasına yardımcı olur. İnsanın selameti dilini korumasındadır.


İbrahim! Zikri en faziletlisi ''lâ ilâhe illallah'' zikridir. Mevlâ'nın ismini çok tekrar etmek onun muhabbetine vesile olur. Allah Tealâ'yı zikredeni, O da zikreder ve sever.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Toprak Gibi Alçak Olmayan Gönülde Hikmet Nebatı Bitmez.




Kendi varlığının tohumunu bilinmezlik toprağına göm yani adsız sansız ol. Çünkü toprağa karışıp kaybolmayan tohum yeşerse de fayda vermez.



16 Kasım 2010 Salı

Hak Yolun Yolcusu


Ey Hak yolun yolcusu!


Akıllı ve kâmil bir mürşidin gölgesine sığın da, gizli gizli savaşan, sinsi bir düşman olan nefsin elinden kurtul. Mürşid bulunca, aklını başına al da, ona teslim ol. Musa peygamber gibi, Hz. Hızır'ın buyruğu altına gir.





Kurban Bayramınızı Tebrik Eder Dareyn Saadeti Dilerim.



13 Kasım 2010 Cumartesi

Yağmur Damlası

Şeyh Sadî Şirazî k.s. şöyle buyurur:


Ey insan! Yüce Mevlâ seni topraktan yarattı; sen de toprak gibi alçak gönüllü ol. Sana büyüklenme yaraşmaz. Yüzünü alçak tut, baş kaldırma, hırsa kapılma, dünyayı yakma. Madem ki Allah seni topraktan var etmiş; ateşe benzeme. Ateşin mizacı kibir ve gururdur. Ateş vaktiyle başını dik tutup kibirlenirken toprak acz ve tevazu gösterdi. Onun için ondan mel’un şeytanlar yaratıldı, topraktan ise şerefli insan yaratıldı.


Bak bu konuda bir örnek vereyim: Buluttan denize bir damla düştü. Damla denizin genişliğini görünce utandı, kendinin hiçbir kıymeti olmadığını sandı ve ''Denizin olduğu yerde ben ne oluyorum? Doğrusu o varken ben yokum.'' dedi.

Damla kendisini böyle hor görünce bir sedef onu yuttu, sulara karışıp telef olmadı. Sedef onu bağrına basarak naz ile besledi, felek onun işini öyle güzel yürüttü ki, padişahların taçlarına layık çok kıymetli iri bir inci oldu.


Damla alçak gönüllülüğü sayesinde çok değer kazandı, yokluk kapısını çaldığı için varlık buldu.


10 Kasım 2010 Çarşamba

Akıllı İnsan


İslam’a göre akıllı insan, potansiyel olarak aklî teçhizata sahip bulunan değil, aklını doğru kullanabilen, yani akleden insan dır.


Akletmek görmek gibidir.

Bir göz, baktığı varlığı herhangi bir sebeple hakikatine uygun olarak görmüyor veya göremiyorsa yok hükmündedir.





8 Kasım 2010 Pazartesi

O'ndan İsteyeceklerinin En Hayırlısı



Senin Cenab-ı Hak'tan istediklerinin hayırlısı, Cenab-ı Hak'kın senden istedikleridir.




Cenab-ı Hakk'ın kulundan istediği; ''Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!'' (Hûd/112) diye emrettiği gibi kulluk yolunda istikamettir.


İnsan beşeriyet icabı bir şey istemek zorunda kalırsa, Cenab-ı Hakk'ın istediği bu istikamet istenmelidir. Çünkü bu istek nefsani hazlardan ve şahsi dileklerden hayırlıdır, Hakk'ın rızasına uygundur.



6 Kasım 2010 Cumartesi

Rahmetin Sağnak Sağnak Yağdığı On günler


Ebu Derda -Allah ondan razı olsun- der ki:



Zilhicce'nin ilk on günü çok dua ediniz, çok istiğfar ediniz ve çokça sadaka veriniz. Çünkü ben, Peygamberimizin: '' Zilhicce'nin ilk on gününün sevabından mahrum kalanlara yazıklar olsun!'' dediğini duymuştum. Özellikle zilhicce'nin dokuzuncu günü oruç tutmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü bu günün orucunda hiç kimsenin sayamayacağı kadar çok hayır vardır.





Zilhicce ayımız mübarek olsun!
Allah(cc) bizleri de hacıların dualarına ortak eylesin!


5 Kasım 2010 Cuma

Bilğin İle Dedikoducu



Adamın biri bir başkası için ileri geri konuşmaya başlamıştı. Orada bulunan büyük bir bilgin ona şunları söyledi:



— Yanımda başka birisini kötüleyip beni de onun hakkında kötü düşüncelere sevk etme! Varsayalım senin bu söylediklerinden dolayı o adamın saygınlığı eksilmiş olsun. Fakat onun bu eksikliği senin saygınlığını yükseltmez ki!..



4 Kasım 2010 Perşembe

Ağır Ameli Seçmek Selamet Çaresidir


İki işten birini seçmen gerektiğinde nefsine ağır gelen işi yap. Zira nefse ancak doğru olan iş ağır gelir.


Nefse ağır gelen işlerin yapılması, hafif gelen işlere göre daha doğru olur. Zira insan nefsinin yaratılış özelliği, cehalet ve şehvet düşkünlüğüdür. O yüzden daima hayvani hazları ister, rabbani haklardan geri durur. Kişi bir ameli diğerine göre daha hafif görüp nefsinde ona meyil hissederse hemen kendini toparlayıp o ameli bırakmalıdır. Nefsine uyarsa mahrumluğa ve pişmanlığa uğrar. Çünkü nefse hafif gelen ameli işlemek hakikat erbabına göre kalbin manevi bozukluğundan ileri gelir, değersiz sayılır. Kalbe az çok heva girdiği için bu bozukluk eserlerinden masun kalamaz ve sırların aynası olamaz.
Atâûllah İskenderi


1 Kasım 2010 Pazartesi

Üç şey


Allah (cc) bir kimseye buğz ettiğinde ona üç şey nasip eder, üç şey nasip etmez:


İlim meclisleri nasip eder, anlayış vermez.

Amel nasip eder, ihlas vermez.

Alim, hoca nasip eder, ona hakkıyla itaat vermez.



>

31 Ekim 2010 Pazar

İfadeler Farklı Olsa da Hepsinin kastettiği Bir


Gönlünü pâk eyle evvel, sonra kıl şi're şürû
Dürri hâsıl eylemez nâ-pâk olıcak bir sadef



Esasen gönül temizlenmeden hiç bir güzellik temin edilemez...


29 Ekim 2010 Cuma

Kemâlat Nehiylerden Kaçmakta


Emirlere çok uyanın değil, nehiylerden çok kaçanın derecesi yükselir.


Kemâlata götürecek olan emredileni ne kadar yaptığınız değil, nehyedilenden ne kadar kaçtığınızdır.

Melekler sürekli taât ve ibadetle, kendilerine ne emredilmişse onu yapmakla meşguldürler. İnsanoğlu hem kendisine emredileni yapmak durumunda, hem de nehyedilenden kaçmak durumundadır. Emredileni istediği kadar yapsa melekler kadar yapamaz. Onu meleklerin üstüne çıkartacak olan, meleklerin Adem'e secde edişinin hikmetlerinden biri olan hakikat şudur; insan nehyedilenlerden kaçmak durumundadır.
Ahmed Mahir Efendi

28 Ekim 2010 Perşembe

Sadık Mü'mine Lazım Olan Sabır ve Metanet


Hz. Ömer (ra.) buyurdu:


''Eğer sabredersen hakkındaki kader hükmü gerçekleşir fakat ecir kazanırsın. Şikayet edersen ilahi emir yine yerini bulur fakat azarlanırsın.''




26 Ekim 2010 Salı

Mihnethanedeki Elemlere Şaşma


Bu dünyada üzüntü ve dertlere uğramayı garipseme. Çünkü bu dünya kendisine yakışanı, tabiatının gereği olan şeyi ortaya çıkarır.


Bu dert diyarında bulunduğun sürece, karşılaştığın kötülüklere ve düştüğün elemlere şaşma. Ortaya çıkan bu dertler ve kederler, Cenab-ı Hakk'ın ezelde takdir ettiği, mutlaka yaşanacak hallerdir.

-Hikem-i Atâîyye-


>

25 Ekim 2010 Pazartesi

Tecelli Güneşinin Doğduğu Yer


''Cenab-ı Hak bir kulunu sevdiği zaman onu Cebrail (as.) vasıtasıyla gök meleklerine ilan eder. Melekler de o kula dua edip onu överler. Meleklerin bu övmeleri dünyadakilere akseder, mü'minler de o kulu sevmeye ve övmeye başlarlar.''

Şu halde insanlarca övülmek de ilâhi bir nimettir.


-Halk daima Cenab-ı Hakk'ın sevdiğini sever. Çünkü bu tecelli güneşinin doğduğu yer gönüldür.-



23 Ekim 2010 Cumartesi

İlmin Kapısı


Fahr-i Kainât Efendimiz (sav.) tarafından ''ilmin kapısı'' olarak anılan Hz. Ali (ra.), ilim öğrenmenin hazzını şu cümlelerle anlatmıştır:

''Büyüyüp Rabbimi tanımadan, küçük yaşta ölüp cennete girmek beni sevindirmezdi. Allah Teâla'yı en iyi tanıyan kimse, haşyeti en fazla, ibadeti en çok ve Allah için nasihatı en güzel yapandır.''





22 Ekim 2010 Cuma

Sen, O'nu Senâ Etmelisin


Hak Teâla seni insanlara hak etmediğin vasıflarla övdürürse, sen de Cenab-ı Hakk'ı ilahi sıfatlarıyla medh eyle.


Kamil mü'min kendini övülmeye layık görmediği halde Cenab-ı Hak onu lûtfedip insanlara övdürürse, bu nimete şükretmek için Hak Teâla'ya layık olduğu vasıflarla, dili döndüğü kadar senâ etmeli, hakkındaki övücü sözlere mağrur olmamalıdır.


21 Ekim 2010 Perşembe

Vasiyet


Bir adam İbrahim ibn Edhem (k.s.)'e geldi, ''bana vasiyet et'' dedi. O da şöyle dedi:

Sana beş şey vasiyet edeyim:


-İnsanlar dünya ile meşgul olurlarken sen ahiretle meşgul ol.

-İnsanlar dışını süslemekle meşgul olurlarken sen içini süslemekle meşgul ol.

-İnsanlar saraylar imar etmekle meşgul olurlarken, sen kabirleri imar (kabirde yararlı olacak işler) ile meşgul ol.

-İnsanlar halkın kusurlarıyla meşgul olurlarken sen nefsinin kusurlarıyla meşgul ol.

-İnsanlar yaratıklara hizmetle meşgul olurlarken sen yaratıcı'ya hizmetle meşgul ol.



19 Ekim 2010 Salı

Sen, Şu İki Kişiden Biri Gibisin


Sen, aynı fiyata birer arazi satınalan şu iki kişiden biri gibisin:


Bu kişilerden birisi satın aldığı toprağı dikenlerden, kuru otlardan temizlemiş, su getirmiş sulamış, havalandırmış, tohumu ekmiş ortaya çıkan mahsulü devşirip istifade etmiştir. İşte bu ibadet edip kalbi nurlanan, aydınlanan kimsenin örneğidir.


Diğer kişi ise satın aldığı toprağı boş verir. O kadar ki içinde dikenler, yabani otlar biter, yılan ve akreplere yuva olur. İşte bu da günahlarla kalbine zulmedip, karartan insanın örneğidir.



17 Ekim 2010 Pazar

İbadetlerimiz Bizlere İlahi İhsandır

Yaptığın ibadetler seni sevindirip övündürmesin. Ancak Cenab-ı Hakk'ın seni ibadete muvaffak ettiği için sevinmelisin.



İbadete ferahlanmak biri kötü ve biri iyi olmak üzere iki tanedir. Kötü sayılan sevinç, ibadet edenin ibadet ve taatin kendi ihtiyarı ve kuvvetiyle yapıldığını sanmaktan dolayı hasıl olan sevinçtir. Bu bir çeşit -ucb- yani kendini beğenmektir ve küfranı nimettir.

İyi olan ferah ise, ibadet edenin kendisinden zuhur eden ibadetleri ilahi ihsan görerek, Allah'ın başarı vermesinin sonucu ve tecelilerin semeresi bilerek, yalnızca bu fazl ve kereme karşı şükran duyup sevinmesi ve övünmesidir. Hikmetin sonunda belirtilen ayet, işte bu ikinci kısım sevince delalet etmektedir.

İbadet, abidden çıkması ve abidin fiili olması bakımından sevinmeye övünmeye şayan değildir. İbadet, abide Cenab-ı Hak'tan bir nimet, ibadet edenin elinden çıkmış bir ilahi fiil ve başarı olması bakımından marifet sahiplerinin övüncü olur.

Atâullah İskenderi

16 Ekim 2010 Cumartesi

Başkasını Bırak Kendine Bak


İnsanı gıybete sürükleyen sebeplerden biri de başkasının kusurlarını merak etmek ve araştırmaktır. İnsan başkasının kusurunu araştırmazsa, başkasının ne yapıp ettiğine kulak kabartmazsa o kişi hakkında konuşacak sözü de olmaz.

Gıybetten kaçmanın en etkili yolu önce kendi dünyasına dönüp başkasının işine burnunu sokmamaktır. Bu şekilde hem gıybetten korunmuş, hem de kendi eksiklerini görme fırsatını yakalamış olur. Yoksa boğazına kadar bataklığa battığı halde başkasının üzerindeki küçük çamur lekeleriyle uğraşan insandan farkı kalmaz.

Allah hepimizi gıybet afetinden korusun, ahlakımızı sevdiği kulların ahlakına benzetsin.


13 Ekim 2010 Çarşamba

Allah Katındaki Değer ve Kıymetin

İbadet ve taat yapmadığı zaman insanın üzülmemesi, hata ve günah işlediğinde ise pişmanlık duymaması kalbin ölüm işaretlerindendir.

''Karanlık, nefsin ordusu olduğu gibi nur da kalbin askeridir. Allah(cc) kuluna yardım etmek istediği zaman nurlar ordusu ile onun yardımına koşar. Karanlık, zulmet ve ağyarın ilğisini ondan keser. Allah’ın(cc) katında değer ve kıymetini öğrenmek istiyorsan, hangi işle seni uğraştırdığına ve seni hangi amelde tuttuğuna bak.''

Çoğu kere sana inip gelen nurlar, kalbini kainat ve eşya suretleri ile dolu olarak buldukları için indikleri yeri terk edip giderler. Sevdiğin her şeyin mutlaka kulu- kölesi olursun. Halbuki Allah(cc) kendisinden başka hiçbir kimseye köle olmanı sevmemekte ve istememektedir.

Atâullah İskenderi

12 Ekim 2010 Salı

İnsan Ruhu ve Kalbi İle Vardır


Kalp, insan için penceresiz bir evdir; Kâinata ve İlâhi olana açılan pencereler ise onun duvarlarında değil, özündedir.


11 Ekim 2010 Pazartesi

Yolculuklar


Ayrılıklar azığımızda, umutlar mataramızda. Hepimiz muhaciriyiz kendimizin, kalbimizin. Sürgünlüğümüz aynı olsa da hepimizin yolu başka, yükü başka, hikâyesi başka. Bu yüzden hüznün ve hasretin vezni okunur adımlarımızda.

Her kalbin kıyısında kıvrıla kıvrıla ufka doğru uzanan bir patika vardır ve yalnız o yoldur yürüdüğümüz ömrümüz boyunca...

9 Ekim 2010 Cumartesi

Hüsnü Zanda Ölçü


Bir kimse, din kardeşinin yetmiş tane kusurunu görse, hepsine tahammül eder. Ya da her biri için bir mazeret arar, ayıbını kapatır. Bu kusurlar için bir özür bulursa tamam demektir, bu onun için yeterlidir. Eğer bulamazsa şöyle der: ''Muhtemelen benim bilmediğim bir özrü vardır!''


Ebi Talib Mekki

8 Ekim 2010 Cuma

Mahrumiyet Yaşamanın Sebebleri


Abdullah bin mübarek (ks.) şöyle dedi:


''Edebi küçümseyen, sünnetlerden mahrum kalmakla cezalandırılır. Sünnetleri küçümseyen tevhidden mahrum kalmakla cezalandırılır.''



-Sülemi'nin Risaleleri-

6 Ekim 2010 Çarşamba

O'nun iradesine Teslimiyet

Duada ısrarlı olduğun halde kabulünün gecikmesi seni umutsuzluğa düşürmesin. Cenab-ı Hak, senin istediğin şeyi, istediğin anda kabul etmeyi vaat etmedi, senin için dilediği şeyi, kendi seçtiği zamanda kabul etmeyi vaat etti.