27 Ocak 2011 Perşembe

Bana Ne

Sultanahmet camiinin banisi 1. Ahmed, dönemin Şeyhülislâmı Muhammed Sadeddin Efendi'ye ileri gelen görevlilerinden birini göndererek bir fermanla şöyle bir soru sormuştu:

-Bu ümmete ilahi yardım vaad edilmiş iken, devlet yapısına ve tebaanın işlerine yansıyan bu bozgunun sebebi nedir?

Şeyhülislâm, bu sayfayı görevlinin elinden alarak ''el cevab'' yazdıktan sonra Sultanın yazısının altına şöyle yazdı: ''Bana ne?''

Ve kağıdı görevliye iade etti. Şeyhülislâm'ın, sorusunu kaale almadığını düşünen padişah son derece hiddetlendi ve Şeyhülislâm'ın derhal huzuruna gelmesini emretti. Şeyhülislâm huzura gelince, bu makamdakilere karşı alışılagelmiş tavrın dışına çıkarak azarladı ve şöyle dedi:

-Benim için son derece önemli bir konuda sen nasıl ''bana ne'' der ve cevap vermezlik edersin?

Şeyhülislâm şöyle karşılık verdi:

-Kesinlikle hayır! Aksine ben, hünkârımının sorusuna en ince cevabı verdim. Zira devlet adamları ve ümmetin fertleri, ne zaman ki zararı ve faydası herkesi kaplayan konularda '' bana ne'' diyerek, umumun menfaati yerine yalnızca kendi çıkarlarını düşündüler; işte o bela o zaman yayıldı ve musibet herkesi kapladı.

Şeyhülislâm sözünü bu şekilde açınca padişah şaşırdı ve kendini azarladığı için mahcup oldu. Şeyhülislâmın gönlünü almaya çalıştı...