28 Şubat 2011 Pazartesi
25 Şubat 2011 Cuma
Yetmiş Senelik Amelin İflası
Efendimiz (sav.):
Kişinin nefsini beğenmesi yetmiş senelik amelin sevabını götürür.
buyurmuşlardır.
Kimi insan ibadetleriyle, işlerini başarıyla sonuçlandırdığı için, kimi de başkalarının yaptıklarını küçük görerek beğenir. Kendini beğenmek ibadetin kendisini değil, sevabını ortadan kaldırır. Allah'ın rızasına aykırı olur.
24 Şubat 2011 Perşembe
22 Şubat 2011 Salı
Nefs Terbiyesi ve Akıl
''Allah'ın emrinde olmayanın aklı, ya ifrat ya tefrit noktasındadır.'' -İmamı Gazali-
Akıl nefsin esaretinde köle gibi kullanılıyorsa, amellerde nefsani olur. Nefsani olunca vesvese gitmez, ibadetlerden lezzet alınmaz.
İnsan bir yandan üşürken bir yandan kapıyı camı açar mı? Bu durum, cenneti arzulayan bir insanın kapılarını şehvete, gazaba, nefsin arzularına açmasına benzer. Vesveseden kurtulamamaktan ve ibadetlerden lezzet alamamaktan şikayet edenin hali de böyledir.
Nefsini dinin edepleri ile edeplendir, haramlardan sakın. O zaman Allah kalbe nur indirir o kalp huzur bulur. Bu durumdaki kimseden şu güzel haller meydana gelir: Gafleti gider, günah işlemeyi bırakır, ibadetlerden lezzet alır, Allah'a muhabbeti, insanlara sevgi ve merhameti çoğalır.
Akıl nefsin esaretinde köle gibi kullanılıyorsa, amellerde nefsani olur. Nefsani olunca vesvese gitmez, ibadetlerden lezzet alınmaz.
İnsan bir yandan üşürken bir yandan kapıyı camı açar mı? Bu durum, cenneti arzulayan bir insanın kapılarını şehvete, gazaba, nefsin arzularına açmasına benzer. Vesveseden kurtulamamaktan ve ibadetlerden lezzet alamamaktan şikayet edenin hali de böyledir.
Nefsini dinin edepleri ile edeplendir, haramlardan sakın. O zaman Allah kalbe nur indirir o kalp huzur bulur. Bu durumdaki kimseden şu güzel haller meydana gelir: Gafleti gider, günah işlemeyi bırakır, ibadetlerden lezzet alır, Allah'a muhabbeti, insanlara sevgi ve merhameti çoğalır.
20 Şubat 2011 Pazar
Sufi ve Köpek
Ebu Saîd'in Sûfî ve Köpekle Konuşması:
Vaktiyle sûfînin biri, bir yere giderken yol başındaki bir köpeğe sopasıyla ansızın vurdu. Köpeğe şiddetlice vurduğundan köpek feryadü figan etmeye başladı. Kızgınlıkla Ebû Saîd'in huzuruna koştu, kinle coşarak ona ayağını gösterdi ve o gafil sûfîye kısas yapılmasını istedi.
Şeyh sûfîye dedi ki :
''Ey vefasız! Bu ağzı var, dili yok hayvana bu cefayı niçin ettin? Bak, ayağını kırmışsın.''
Sûfî,
''Şeyhim! Kusur bende değil, köpekte. Elbiseme süründü. Artık o elbiseyle namaz kılamam. Lâf olsun diye değil, bu yüzden benden sopa yedi'' dedi.
Köpek orada feryat edip duruyordu.
Şeyh, köpeğe;
''Sen gönlünü hoş tut'' dedi. ''Aldırma! Sen hangi cezayı vermemi diliyorsan söyle, ben onun cezasını vereyim. Yalnız bu cezayı kıyamete bırakma. Dilersen onu ben cezalandırayım. Yalnız senin kızgınlığını istemem, hoşnut olmanı dilerim.''
Köpek, o vakit dedi ki :
''Ey eşi bulunmaz şeyh! Onun elbisesini sûfî elbisesi gördüm de bana bir zararı dokunmaz sandım. Beni böyle her yerimden yakıp yandıracağını nereden bilirdim! Resmî elbiseler giyinmiş birini görseydim yanına bile yaklaşmazdım. Fakat selâmet ehlinin elbisesini görünce ona güvendim. Ona ceza vereceksen hemen şimdi ver. Onun üstünden sûfî elbisesini çıkar da herkes şerrinden kurtulsun. Çünkü böyle bir ziyanı rindlerden bile görmedim ben. Ondan selâmet ehlinin hırkasını çıkar. Bu ceza, kıyamete kadar yeter ona.''
Vaktiyle sûfînin biri, bir yere giderken yol başındaki bir köpeğe sopasıyla ansızın vurdu. Köpeğe şiddetlice vurduğundan köpek feryadü figan etmeye başladı. Kızgınlıkla Ebû Saîd'in huzuruna koştu, kinle coşarak ona ayağını gösterdi ve o gafil sûfîye kısas yapılmasını istedi.
Şeyh sûfîye dedi ki :
''Ey vefasız! Bu ağzı var, dili yok hayvana bu cefayı niçin ettin? Bak, ayağını kırmışsın.''
Sûfî,
''Şeyhim! Kusur bende değil, köpekte. Elbiseme süründü. Artık o elbiseyle namaz kılamam. Lâf olsun diye değil, bu yüzden benden sopa yedi'' dedi.
Köpek orada feryat edip duruyordu.
Şeyh, köpeğe;
''Sen gönlünü hoş tut'' dedi. ''Aldırma! Sen hangi cezayı vermemi diliyorsan söyle, ben onun cezasını vereyim. Yalnız bu cezayı kıyamete bırakma. Dilersen onu ben cezalandırayım. Yalnız senin kızgınlığını istemem, hoşnut olmanı dilerim.''
Köpek, o vakit dedi ki :
''Ey eşi bulunmaz şeyh! Onun elbisesini sûfî elbisesi gördüm de bana bir zararı dokunmaz sandım. Beni böyle her yerimden yakıp yandıracağını nereden bilirdim! Resmî elbiseler giyinmiş birini görseydim yanına bile yaklaşmazdım. Fakat selâmet ehlinin elbisesini görünce ona güvendim. Ona ceza vereceksen hemen şimdi ver. Onun üstünden sûfî elbisesini çıkar da herkes şerrinden kurtulsun. Çünkü böyle bir ziyanı rindlerden bile görmedim ben. Ondan selâmet ehlinin hırkasını çıkar. Bu ceza, kıyamete kadar yeter ona.''
Ey kardeşim! Eğer bir köpek bile Allah(cc) katında böyle bir makama sahipse senin kendini köpekten üstün sayman haramdır. Kendini köpekten üstün görüyorsan bilmiş ol ki bu senin köpekliğindendir. Eğer böyle hakir bir halde toprağa atılırsan şüphe yok ki baş aşağı gidersin. Sende bu dik başlık varken şüphe yok ki daha fazla aşağılanırsın. Bir avuç topraktan yaratılmışken nasıl böyle konuşabilirsin...?
17 Şubat 2011 Perşembe
Rahmetten Mahrum Olmamak İçin
İnsanoğlu ancak kalbiyle Allah'ı bilmeye hazırlanabilir. Kalbin dışında herhangi bir azasıyla değil. O halde Allah'ı bilen, Allah'a yaklaştıran, Allah için çalışan ve Allah için gayrette bulunan, Allah nezdindeki sırları keşfeden kalptir.
Diğer azalar ise kalbin yardımcıları, kalbin çalıştırdığı aletlerdir. Efendinin kölesini çalıştırdığı, idarecinin halkını yönettiği ve zenaatkârın aletini çalıştırdığı gibi, kalp de diğer azaları çalıştırmaktadır. Allah'tan gayrıdan(masivadan) kurtulmuş bir kalp, Allah nezdinde makbul olandır. Allah'ın dışındaki şeylerle dolan kalp ise, Allah'tan perdelenmiş olur.
İnsanoğlu kalbini temizlediği zaman kurtuluşa erişir. Kalbini kirlettiği ve gaflete boğduğu zaman isyana sapar ve ilahi rahmetten mahrum olur.
Diğer azalar ise kalbin yardımcıları, kalbin çalıştırdığı aletlerdir. Efendinin kölesini çalıştırdığı, idarecinin halkını yönettiği ve zenaatkârın aletini çalıştırdığı gibi, kalp de diğer azaları çalıştırmaktadır. Allah'tan gayrıdan(masivadan) kurtulmuş bir kalp, Allah nezdinde makbul olandır. Allah'ın dışındaki şeylerle dolan kalp ise, Allah'tan perdelenmiş olur.
İnsanoğlu kalbini temizlediği zaman kurtuluşa erişir. Kalbini kirlettiği ve gaflete boğduğu zaman isyana sapar ve ilahi rahmetten mahrum olur.
15 Şubat 2011 Salı
Zahidler Diyorlar ki;
13 Şubat 2011 Pazar
Gerçek Sevgi-li-
10 Şubat 2011 Perşembe
O'nu İstiyorsan...
9 Şubat 2011 Çarşamba
3 Şubat 2011 Perşembe
Rahmete Bizim Kapımız Açık mı?
Şemsi Tebrizi anlatıyor:
Camiinin duvarını dibinde birisi yüksek sesle şöyle dua ettiğine şahid oldum:
-Allah'ım bana rahmet kapısını aç.
-Allah'ın rahmet kapısı kapalı mı ki açmasını istiyorsun?
Rahmet kapısı her zaman açık. Kapın açık mı sen ona bak!
- Nasıl dua edeyim?
-Günahları terk etmekten daha güzel dua var mı?
Camiinin duvarını dibinde birisi yüksek sesle şöyle dua ettiğine şahid oldum:
-Allah'ım bana rahmet kapısını aç.
-Allah'ın rahmet kapısı kapalı mı ki açmasını istiyorsun?
Rahmet kapısı her zaman açık. Kapın açık mı sen ona bak!
- Nasıl dua edeyim?
-Günahları terk etmekten daha güzel dua var mı?
Sen dünyayı ahirete götüremeyeceğine göre... Öyle yaşa ki dünya seni ahirete götürsün.
Tebrizli Şems
2 Şubat 2011 Çarşamba
Kalbin Ağır Manevi Hastalığı
Gönülden şehveti ancak şiddeli bir korku ve kuvvetli bir şevk çıkarabilir.
Şehvet ve heva hastalığı kalpte müzmin bir hale gelirse onun tedavisi ancak iki şekilde mümkün olur. Biri ilahi celali sıfatları düşünmekten dolayı kalbe gelen dayanılmaz korkudur. Günah işleyenler için hazırlanan cehenem katlarını ve sonsuz azapları belirten kur'an ayetlerini düşünmek, ölümün şiddetlerini, ölülerin hallerini, kabrin korkunçluğunu, sorgulamada cevap vermeyi, mahşeri kıyametin kopmasını, hesap ve sıratı, Hak Teâlâ'nın huzuruna çıkmayı hatırlayıp tefekkür etmek korkunun doğmasına sebep olur.
Şehvet ve heva hastalığı kalpte müzmin bir hale gelirse onun tedavisi ancak iki şekilde mümkün olur. Biri ilahi celali sıfatları düşünmekten dolayı kalbe gelen dayanılmaz korkudur. Günah işleyenler için hazırlanan cehenem katlarını ve sonsuz azapları belirten kur'an ayetlerini düşünmek, ölümün şiddetlerini, ölülerin hallerini, kabrin korkunçluğunu, sorgulamada cevap vermeyi, mahşeri kıyametin kopmasını, hesap ve sıratı, Hak Teâlâ'nın huzuruna çıkmayı hatırlayıp tefekkür etmek korkunun doğmasına sebep olur.
İkinci tedavi usulü cemali sıfatları görmekten doğan şevk ve safadır. Bunun sebepleri de iman ve taat sahiplerine vaad edilen cennet derecelerini, hurileri, gılmanları, sonsuz nimetleri, saadeti, Peygamber Efendimiz(sav.) ile beraber olmayı, didâr müşahadesini düşünüp tasavvur etmektir.
İlim ve zikir toplantılarına devam etmek bu hususta faydalı olursa da tam olarak tam şifaya kavuşmak ancak belirtilen iki yollla mükündür.
Bu hastalık aleminde her derdin bir devası vardır.
Günah işleme derdinin çaresi ise tevbe edip mağfiret dilemektir.
Atâullah İskenderi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)