10 Nisan 2010 Cumartesi

Dua'ya İcabet..

Rabbiniz buyurdu ki: ''Bana dua edin, size icabet edeyim(duanıza cevap vereyim)!

-Mü'min suresi 60.ayet-

Eğer dersen: Bir çok defa dua ediyoruz, kabul olunmuyor. Halbuki, ayet umumidir. Her duaya cevap var, ifade ediyor?


El cevap: Cevap vermek ayrıdır; kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem aynı matlubu (istediğinin aynısını) vermek cenabı Hakk'ın hikmetine tabiidir. Mesela, hasta bir çocuk çağırır: Ya hekim, bana bak! Hekim: Lebbeyk!(buyur) der. Ne istersin? cevap ver. Çocuk: Şu ilacı ver bana! der. Hekim ise; ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına (menfaatine) binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez. İşte Cenab-ı Hakk Hakim-i Mutlak (sonsuz hikmet sahibi); hazır, nazır (görücü) olduğu için, kulun duasına cevap verir. Vahşet (yalnızlık) ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla (hazır olmasıyla) ve cevabıyla ünsiyete (yakınlığa) çevirir. Fakat insanın hevaperestane tahakkümüyle (zorlamasıyla) değil, belki hikmeti Rabbaniyenin (Allah'ın hikmetinin) iktizasıyla (gereğiyle) ya matlubunu veya daha evlasını (daha iyisini) verir veya hiç vermez. Hem dua bir ubudiyyettir(kulluktur). Ubudiyyet ise semeratı (meyveleri) uhreviyedir (ahirete aiddir) Dünyevi maksatlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. o maksatlar gayeleri değil.