27 Mayıs 2011 Cuma

İrade Sahiplerinin Halleri ve Alametleri



Abdullah bin Mesud Hazretlerinden rivayet edilen bu hadisi şerif irade sahiplerinin hâlini ve alâmetini pek güzel tasvir etmektedir:

Bir gün Resulullah'ın(sav) huzurunda iken birden muhterem bir zat göründü. Bizi görünce devesini çöktürüp bize doğru yürüdü. Rasulullah Efendimizin(sav) önüne eğilip edeple:

''Ya Resulullah, dokuz günlük yoldan geliyorum.Altı gündür meşekkat içinde beni rahatsız edip uyutmayan iki meseleyi sormak için susuz, uykusuz yolculuk yaptım'' dedi.

Resulullah(sav):

''Sen kimsin?'' buyurdular.

''Zeyd el-Hayl'' diye cevap verdi. Peygamber efendimiz:

''Hayr, Zeyd el-Hayr'sın! Ben çok müşkül işleri çözdüm. Sen de müşkülünü söyle bakalım!'' buyurdu.

Zeyd bunun üzerine Allah'ın, haklarında hayr dilediği ve dilemediği kimselerin sıfatlarını ve bunun alâmetlerinin ne olduğunu sordu.

Efendimiz adamın sualini güzel bulup takdir ettikten sonra, ona geceyi nasıl geçirdiğini sordu. Adam cevaben dedi ki:

''İyiliği, iyilik yapmayı ve iyilik edenleri severek, hayır ve hasenattan bir şey yapamadığım için üzülerek, az çok salih bir amel işlediğimde sevabina inanıp sevinerek sabahladım.''

Bunun üzerine Resulullah(sav) şöyle buyurdular:

''İşte sorunun tam cevabı da budur. Sen Allah'ın hakkında hayır dilediği kimsesin. Eğer Cenab-ı Hak senin hakkında hayr değil de şer dilemiş olsaydı, seni ona hazırlardı, sen de ona göre hareket ederdin. O zaman hangi vadide helâk olursan, ona da aldırmazdı.''

Bunu işiten Zeyd, bu cevabın kendisine yettiğini, meselesinin halledildiğini beyan etti ve dönüp yoluna gitti.

Erbâb-ı şuhûdun sühanı keşf-i hikemdir
Makbûl-i sanâdid-i sühandân-ı ümemdir

(Basiret sahiplerinin sözü hikmetlidir, ümmetin büyüklerince beğenilir.)