24 Mayıs 2011 Salı

Kalbin Ölü ve Diri Olmasının Alameti



İşlemediğin amellere üzülmemen ve işlediğin günahlara pişman olmaman, kalbinin ölmüş olduğunu gösterir.


Taatsizlikten dolayı üzülmemek ve günahlardan ötürü pişman olmamak kalbin ölmesinin alameti olunca, güzel amellerden memnun, kötü hâllerden kederli olmak da mârifet nuruyla kalbin aydınlanmış olduğuna delil sayılır. Bu yüzden şöyle buyurmuşlardır:''Her kim hasenesiyle sevinir, seyyiesiyle üzülürse mü'min-i kamil olur.''



Kalbin ölü ve diri oluşunun iyi ve kötü amellerden anlaşılmasının hikmeti, amelin ya ilâhi rıza veya ilâhi gazabın varlığına delâlet etmesidir. Cenab-ı Hak bir mü'mini güzel amellere muvaffak ederse, bu hâl Hak rızasının alâmeti olduğundan sevinç doğurur. Bu hâlde kulluğun iki kanadı olan havf ve recâ yönü korkuya üstün gelir.



Eğer o imanlı kimseyi Hak Teâlâ korumazsa, o kimse günah işlemeye cesaret eder ki bu Hakkın gücenmesinin sonucudur; o yüzden keder ve üzüntü verir. Bu takdirde havf, recâ üzerine galip olur. İyi amelin sevinç, kötü fiillerin keder doğurması evliyanın hâlidir.


''Ölmüş olan gönül kaçırdığı ibadetlere üzülmez, yaptığı hatalara pişman olmaz.''






Atâullah İskenderi