3 Temmuz 2010 Cumartesi

Yiyiniz İçiniz; İsraf Etmeyiniz

Yediğinden ve içtiğinden, hamd meyvesi çıkarmayan, şükür üretmeyen bir insan "israf eder." Aldığı malzemeyi yerinde kullanmamış olur. Tükettiği hammaddeye hak ettiği işlemi uygulamadan boşa harcamış olur. Kelimenin tam anlamıyla israf eder. Yediğini içtiğini israf etmekle kalmaz, kendi varlığını da boşa çıkarır. Kâinatın çarklarının hep beraber katıldığı "son ürün"e ancak ubudiyetiyle değer katabilir insan. İnsandan beklenen zaten budur; başkası değil.


Bu yüzden, "yiyiniz, içiniz; israf etmeyiniz" ifadesini, "yiyiniz, içiniz ama çok yemeyin, çok içmeyin" diye anlamak doğru olsa da yeterli değildir. Çünkü insan "az" yiyip içse de israf edebilir. Az da olsa yediğinden içtiğinden şükür çıkarmıyorsa, yediğini içtiğini boşa yemiş içmiş olur. Kendine gelen hammaddeden daha değerlisini üretmeyerek, yiyip içtiğine de kendine de yazık etmiş olur. Ayeti, "Yiyiniz, içiniz ve yediğinize içtiğinize şükredin, yiyip içtiğinizden ubudiyet üretin" diye de okunmalı, değil mi?

-Senai DEMİRCİ-